Biyolojik Riskler
İş sağlığı ve güvenliği alanında karşılaşılan sağlık sorunlarının farklı nedenleri bulunmaktadır. Biyolojik riskler de bunlardan biri olup, farklı işkollarında ciddi anlamda risk teşkil edebilmektedir.
Çalışma hayatındaki sağlık riskleri denildiğinde akla ilk olarak fiziksel ve kimyasal riskler gelir. Toksik kimyasallar, ağır metaller, fiziksel düşme olayları ve çok ağır çalışma şartları gibi riskler, çalışma hayatının adeta merkezinde yer almaktadır. Fiziksel ve kimyasal risklerin etkilediği çalışan sayısı ve bunların sağlık üzerindeki dikkate alındığında, bu risklerin son derece önemli olduğu görülmektedir. Buna karşın bu alanda biyolojik etkenlerden kaynaklı bulaşıcı hastalıkların da çalışan sağlığı açısından önemli bir risk taşıdığı göz ardı edilmemelidir.
Meslek hastalıklarına dair önemli detayların başında, hastalığa neden olan etkenin çalışma ortamında olması ve bu etkenin ortadan kaldırılması ile hastalıktan korunmanın mümkün olduğu gelir. Biyolojik risklerden kaynaklı riskleri de bu kapsamda değerlendirmek yanlış olmaz.
Biyolojik etkenlerden kaynaklı risklere ilişkin gerekli koruma tedbirleri alındığında, bu riskler ortadan kalkmaktadır. Bu bakımdan meslek hastalıkları ile bir noktada benzerlik gösterdikleri açıktır.
Çalışma hayatındaki tüm biyolojik risklerin detaylı olarak incelenmesi mümkün değildir. Bundan dolayı biyolojik riskler kategorize edilerek incelenir. İş sağlığı ve güvenliği alanında mesleki nedenli bulaşıcı hastalıkların sınıflandırılması ve bu hastalıklara dair uygulanacak koruma programı ve ilkeleri bulunur.
Enfeksiyon Zinciri ve Enfeksiyon Çevresi
Enfeksiyon zinciri, bulaşıcı hastalıklar açısından çok önemlidir. Bu hastalıkların epidemiyolojisinde, hastalıklara dair tedbirlerde ve hastalıklara müdahalede, enfeksiyon zincirine dair detayların net olarak ortaya konması gerekir. Mikroorganizmaların, enfeksiyona neden olabilmesi için tamamlaması gereken aşamalar, enfeksiyon zinciri olarak isimlendirilir.
Enfeksiyon zincirine dair detaylara hakim olunmadığında, gerek tedavide gerekse de önlemlerde hatalar yapılır. Salgına sistematik olarak yaklaşma bakımından enfeksiyon zinciri son derece önemlidir. İşyeri hekimi ve diğer sağlık personeli bu süreçte ciddi görev ve sorumluluklara sahiptir.
Hastalıkların yayılmasını, enfeksiyon zincirini oluşturan halkalarla açıklamak gerekir. Ancak son dönemlerde bunun yapılamadığı kabul edilmektedir. İlgili zincirin akışını zorlaştıran veya kolaylaştıran dışsal etkenlerin olduğu çevresel unsurların zincirin bir halkası olmadığı, işleyişe etki eden unsurlardan meydana geldiği düşüncesi kabul görmektedir. Bundan dolayı enfeksiyon zinciri kavramı yerine enfeksiyon çevresi kavramının daha doğru ve kapsayıcı bir tanım olduğu ifade edilmektedir.
Enfeksiyon zinciri; etken, kaynak, kaynaktan çıkış yolu, bulaş yolu, konakçıya giriş yolu ve konakçı olmak üzere toplamda altı halkadan meydana gelmektedir. Bu altı halkadan bir tanesinin engellenmesi, enfeksiyonun engellenmesi için yeterlidir. Eğer söz konusu zincire hakim olunur ve gereken önlemler alınırsa, bulaşıcı hastalıklardan korunmak çok kolay olur.
Enfeksiyon zincirindeki halkalar, çevresel unsurlardan etkilenir. Bu etki, bazen halkaların engellenmesi şeklindeyken, bazen ise kolaylaştırılması şeklindedir. Dolayısıyla zincir açısından çevresel unsurlar son derece önemlidir. Başta işyeri hekimi, diğer sağlık personeli ve iş güvenliği uzmanı olmak üzere bütün iş sağlığı ve güvenliği profesyonellerinin bu konuya hakim olması gerekmektedir.
Enfeksiyonun meydana gelebilmesi için etkenin tamamlaması gereken, bulaşmayı zorlaştıran ya da kolaylaştıran çevresel faktörlerin tamamına, enfeksiyon çevresi denilmektedir. Enfeksiyon çevresini meydana getiren halkalar şunlardır:
1. Etken
Zincirin ilk halkası olan etken; mantar, virüs, bakteri ve parazit gibi patojen mikroorganizmalardan oluşur. Etkenin hastalığa neden olma potansiyeli, virülansına, dozuna ve konakçının direnç seviyesine bağlı olarak farklılık gösterir. Buradaki ilişki şu şekilde formüle dökülebilir:
- Enfeksiyon Olasılığı = (Bireyin direnç düzeyi X Doz) / Virülans
Bu formüle göre enfeksiyon olasılığını belirleyen üç temel unsur vardır. Bunlardan virülans ve doz (miktar) arttığında veya kişinin vücut direnci düzeyi düştüğünde enfeksiyon olasılığı artmaktadır. Doz ve virülans azaldığında, kişinin direnci arttığında ise enfeksiyon olasılığı düşmektedir.
o Virülans Nedir?
Mikroorganizmaların hastalık oluşturma kapasitesi, virülans olarak ifade edilir. Bazı organizmalar çok virülans olurken, bazıları ise az virülans olabilmektedir. Örneğin; Hepatit B virüsünün çok düşük miktarı dahi hastalığa neden olabilir, ayrıca yüzeylerin üzerinde çok uzun süre canlılığını koruyabilir.
o Doz Nedir?
Mikroorganizmaların hastalığa neden olabilmesi için gerekli olan miktardır. Bazı mikroorganizmalar az miktarlarla dahi hastalık oluşturabilirken, bazılarının hastalık oluşturabilmesi için miktarlarının fazla olması gerekir. Mikroorganizma sayısının artmasıyla birlikte hastalık olasılığı da artmaktadır.
2. Enfeksiyon Kaynağı
Etkenin doğal olarak ortaya çıkmış olduğu kaynaktır. Söz konusu kaynak, bir canlının vücudu olabileceği gibi toprak ve su gibi ortamlar da olabilir. Enfeksiyon kaynağı, rezervuar olarak ifade edilir.
3. Çıkış Yolu (Kapısı)
Kaynakta oluşan ve çoğalan mikroorganizmaların, kaynaktan ayrıldıkları yoldur. Eğer kaynak bir insan ise sindirim sistemi, boşaltım sistemi, solunum sistemi ve deri bütünlüğünün bozulduğu alanlar etkenin çıkış yolu olabilmektedir.
4. Bulaşma Yolu
Kaynaktan çıkan enfeksiyon etkenlerinin konakçıya girdiği yoldur. Bu yol su ve besinler üzerinden olabileceği gibi direkt olarak aracısız da olabilir. Kontamine eşyalar, kontamine besinler, bu noktadaki en önemli bulaşma yollarıdır.
Enfeksiyon etkenini konakçıya taşıyan aracılar arasında vektörler de vardır. Kene, bit, sinek gibi hastalık etkenlerini taşıyan canlılar, vektör olarak isimlendirilir.
İşyeri hekimi, bulaşma yollarına tam manasıyla hakim olmalı ve çalışma ortamındaki bulaşma olasılıklarını ortadan kaldırıcı veya azaltıcı tedbirler almalıdır.
5. Giriş Yolu (Kapısı)
Enfeksiyon etkeninin organizmaya girdiği noktadır. Genel olarak çıkış kapısı ile aynıdır. Örneğin; çıkış kapısı solunum sistemi olan bir etkenin giriş kapısı da çoğu zaman solunum sistemi olur.
6. Konakçı
Hasta olmamasına karşın etkene karşılaştığında hasta olma olasılığı bulunan canlılara (insan, hayvan ve bitki) konakçı denilmektedir. Bilhassa vücut direnci azalan, kronik rahatsızlıkları bulunan, aşırı yorgun, dengesiz ve sağlıksız beslenen, alkol ve sigara gibi zararlı alışkanlıkları bulunan, bağışık sistemi bozuk veya güçsüz olanlar, mikroorganizmalar için ideal konakçılar olarak kabul edilir.
Biyolojik Risk Etmenlerine Karşı Alınacak Önlemler
Biyolojik risklerden kaynaklı enfeksiyonların meydana gelme yolu bu şekildedir. İşyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve diğer iş sağlığı ve güvenliği profesyonelleri, alacakları önlemlerle bu halkalardan bir veya daha fazlasını ortadan kaldırmalıdır. Böylece enfeksiyon riski de ortadan kalkmış olacaktır. Bu kapsamda alınması gereken önlemler şunlardır:
- Personel eğitimleri
- Periyodik taramalar yaparak ilgili risklere duyarlı kişilerin belirlenmesi
- Çalışırken uyulması gereken kuralların belirlenmesi ve takip edilmesi
- Epidemiyolojik sistem (enfeksiyon taraması için)
- Dezenfeksiyon ve yalıtım tedbirleri
- Laboratuvar mimari yapısının işlevine uygun olması
- Aşılama (Bağışıklama)
Bunlar genel önlemlerdir. Bu kapsamda duyarlı kişilerin belirlenmesi ve bu kişiler için alınması gereken önlemler ise şu şekildedir:
- Tüberkülozda PPD taraması
- Akciğer grafisi İzleme
- Profilaksi
- Hepatit-B, kabakulak, kızamık, kızamıkçık, tetanos, difteri, polio ve ınfluenza için serolojik testler gerçekleştirme ve gerekli aşışarın yapılması
- Kemoproflaksi uygulanması (Menengokok için)
Yine duyarlı olanların vücut ve kan sıvıları izolasyonu şartlarını gerektiren hastalıklara dair önlemler şunlardır:
- Önlük ve eldiven giyilmesi
- Ellerin yıkaması
- Kontamine eşyaların yok edilmesi
- İğne batmasının engellenmesi için gerekli tedbirlerin alınması
- Dökülen kanın hipokloritle silinmesi
İSG eğitimi ve mevzuat gereğince buradaki önlemlerin alınmasında sorumluluk işveren, İSG uzmanları (iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi, diğer sağlık personeli vb.) ve çalışanlardadır.
Laboratuvarlarda İçin Genel Güvenlik Önlemleri
Laboratuvarlar, biyolojik risk etmenleri açısından en önemli noktalardan biridir. Burada biyolojik risklerin oluşmaması ve bunların bulaşıcı hastalıklara dönüşmemesi için güvenlik önlemlerinin alınması gerekir. Laboratuvarlarda alınacak genel güvenlik önlemleri şunlardır:
- Sigara kullanmanın, yemek yemenin ve içecek içmenin yasaklanması
- Çıkarken ellerin yıkanması
- Çıkarken önlüklerin laboratuvarda bırakılması
- Örnek ve serum saklanan buzdolaplarına yiyecek koyulmaması
- Pipet kullanılmaması
- Pipet gereken durumlarda enjektör veya iğne kullanılmaması
- Tehlike işlemlerin tamamının biyolojik güvenlik kabininde gerçekleştirilmesi
- Sağlam plastik tüplerin kullanılması
- Santrifüj işleminin iyi havalandırılan odalarda yapılması
- Aspirasyon ile parenteral enjeksiyonun iğnesi kilitlenen enjektörlerle gerçekleştirilmesi
- İğnenin enjektörden çıkarılması için alkollü bez kullanılması
- Kullanılan enjektörlerin direkt olarak sağlam ve dar ağızlı kaplara atılması
- Kontamine malzemeleri atmadan önce otoklavdan geçirme
- Otoklav öncesinde atılacak malzemelerin dezenfektanlı kaplarda biriktirilmesi
Sağlık Çalışanların Yaptırması Gereken Aşılar
Biyolojik risk etmenlerinden korunmanın en önemli adımı, aşılama ve bu şekilde ilgili etkene karşı bağışıklık kazanmadır. Bu kapsamda sağlık çalışanlarına bazı aşılar tavsiye edilir. Tavsiye edilen aşılar şunlardır:
- Hepatit-B
- Kızamık
- Kabakulak
- Kızamıkçık
- İnfluenza
- Tetanos
- Polio
Biyolojik risklere karşı alınacak olan önlemler; taramalar, periyodik eğitimler ve bir yapılanma gerektirmektedir. Söz konusu ihtiyaca cevap verecek ve sağlıklı şekilde işleyen yapıların varlığı son derece önemlidir. Hastaneler açısından sağlık çalışanlarının temsil edildiği enfeksiyon kontrol komiteleri ile bu yapıyla işbirliği içinde olacak işyeri sağlık birimi ve işyeri hekimliği kurumu, buradaki ihtiyaca cevap verebilir.
Böyle bir yapının aktif ve sağlıklı şekilde bulunmaması, ciddi bir problemdir. Buna ek olarak diğer problemler ise şunlardır:
- Sağlık çalışanlarının riskler ve bunlara ilişkin önlemler noktasında bilgi eksiklikleri
- Serolojik tanı testlerinin sadece büyük merkezlerde gerçekleştirilebilmesi
- Dezenfeksiyon, eldiven, maske gibi basit uygulamaların dahi birçok kurumda yapılmaması, uygulanmaması
- İmmünglobulinler ile aşıların pahalı olması ve ithal edilmesi nedeniyle her zaman erişilememesi
Bakteriler
Bakteriler, en önemli biyolojik risk etmenleri arasında yer almaktadır. Bakterilere bağlı olarak oluşan farklı enfeksiyonlar vardır. Salmonella enfeksiyonları bunlardan biri olup, son derece önemlidir.
Salmonella Enfeksiyonları
Salmonella enfeksiyonları, D3 grubunda yer alır ve mesleki bulaşıcı hastalık olarak kabul edilir. Bu bakteri, dünya genelinde 17 milyon vakaya neden olmuştur. Bakterinin farklı tipleri primer olarak insanlarda da enfeksiyona yol açmaktadır.
Salmonella bakterileri, çoğunlukla dışkı ile kontamine olan içecek ve yiyecekler üzerinde alınır. Dolayısıyla vücuda oral yolla girmektedir. Bu yüzden gelişmekte olan ülkeler ile su ve gıda hijyeni probleminin bulunduğu yerlerde sık görülür.
Bu bakteri, köpekten ineğe, kediden kuşlara kadar farklı hayvanları rezervuar olarak seçebilmektedir. Bilhassa gıda alanı, hayvancılık ve veterinerlik gibi alanlar için risk oluşturmaktadır. Bu bakterilerin neden olduğu hastalıklardan korunmak için alınması gereken tedbirler şu şekildedir:
- Gerekli ve riskin yüksek olduğu durumlarda antimikrobiyal kemoproflaksi uygulanması
- Atıkların doğru teknikler kullanılarak zararsız hale getirilmesi
- Bakterilerin yok edilmesinde etkili sonuçlar veren ışınlanma ve pastörizasyonun kullanımı
- Besin zincirinin üretimden tüketicilere sunuluncaya kadar olan her bir halkasında etken kontrolünün yapılması ve gerekli önlemlerin alınması
- İçme suyunun temini, depolanması ve arıtım sistemleri ile ilgili gerekli önlemlerin alınması
- Piş yiyeceklerin pişmemişlerle temasının engellenmesi
- Gıda hazırlama ve işleme süreçlerinde çiğ besinler ile pişmiş besinler için ayrı ekipman ve malzeme kullanımı
- Hastanelerde enfeksiyon olarak yayılmasını engellemek için gereken önlemlerin alınması
- İçme su kaynakları ile dağıtımdaki sistemlerin hayvan atıkları ile kontamine olmasının önlenmesi
- Kişisel hijyen tedbirlerine uyma
- Gıda elleyiciler başta olmak üzere toplumun tamamına sağlık eğitimlerinin verilmesi
- Pişmiş yemeklerin yeniden ısıtılması gereken zamanlarda, sıcaklığın en az 70 derece olana kadar ısıtılması
Buradaki önlemler sayesinde söz konusu bakterinin enfeksiyona neden olma olasılığı büyük oranda yok edilir.
Parazitler
Parazitler, en önemli enfeksiyon nedenlerinden biridir. Dünya genelinde parazit kaynak enfeksiyonların önemli bir kısmı, kirli sularla bulaşmaktadır. Entamoeba histolytica da bunlar arasından en sık görüleni olarak dikkat çeker.
Parazitlerin bulaşmasında ve yayılmasında kullanma ve içme suları bir aracı görevi görebilmektedir. Parazitlerden kaynaklı olarak oluşan hastalıklar temel olarak üç sınıfta toplanabilir:
- Trematod Hastalıkları (Şistozomiyasist en sık görülendir)
- Cestod Hastalıkları
- Nematode Hastalıkları (D1 grubu meslek hastalıkları içerisindeki Ancylostomiasis bu sınıfta yer alır)
Parazit Kaynaklı Hastalıklarından Korunma Önlemleri
Parazit kaynaklı hastalıklardan korunmak için alınması gereken bazı tedbirler vardır. Söz konusu tedbirler şunlardır:
- İnsan dışkısıyla kontamine olmuş topraklarla temas etmemek
- Hastalığın yayılmasının engellenmesi için enfekte kişilerin işyeri hekim tarafından tespit edilmesi ve tedavi altına alınması
- Atıkların uygun şekilde zararsız hale getirilmesi
- Kişisel hijyen kurallarına uyma
- Çalışanlara sağlık ve temiz içme ve kullanma suyu temini
- Sebze ve meyvelerin tüketilmeden veya kullanılmadan önce yıkanması ve soyulması
- Gıdalarla temastan önce el hijyenine dikkat edilmesi
Virüsler
Virüsler, su kaynaklı bulaşmada önemli bir yer tutmaktadır. Dış ortamda üremeleri ve çoğalmaları mümkün değildir ve bir süre sonra dış ortamda ölürler. Ancak bazıları dış ortamlarda uzun süre infektif ve canlı olarak kalabilmektedir. Dolayısıyla virüsler, ciddi bir tehdittir. Lağım suları, sıvı ortamdaki enterik virüslerin ana kaynağı konumunda yer almaktadır.
Hepatitis
Hepatitis, enfeksiyon dışı etkenlerden kaynaklanan ve karaciğer inflamasyonu anlamına gelen bir kavram olarak dikkat çeker. Enfeksiyöz hepatit etkenlerden A ve E virüsleri, gıdalar ve su ile bulaşabilmektedir.
Virüs ile enfekte olunmasının ardından iştahsızlık, halsizlik, ateş, bulantı ve abdominal huzursuzluk belirtileri ortaya çıkar. Birkaç gün içerisinde de sarılık gelişir. Hastalık 1-2 hafta ya da birkaç ay sürebilir. Dolayısıyla hastalık süresi kişiden kişiye göre farklılık göstermektedir.
Endemik bölgelerdeki hepatit A vakalarının çok büyük bir kısmını 0-2 yaş grubu oluşturur. Bu vakalardan bazıları fulminant akut hepatite dönen ölümcül durumlara dönüşürken, bazıları ise hafif seyretmektedir. Genellikle belirti meydana gelmeden iyileşme durumu söz konusudur.
Virüsle enfekte olanların hazırlamış olduğu gıdalar, kontamine sular, pişmemiş gıdalar, kişiden kişiye ve oral-fekal bulaşmaların temel nedenleridir.
Hepatit A ve E, dünya genelinde yaygın bir virüstür. Bilhassa Hepatit A, kötü hijyenik şartlarla yakından ilişkilidir. Asya, Afrika, Güney ve Orta Amerika’da son derece yaygın olan bu hastalığın mortalite oranı ise düşüktür. Sarılık vakalarında bu oran %0,2 seviyesindedir. İlgili hastalık, karaciğerde 2-3 ay gibi bir sürede nekroza sebep olabilmektedir.
İlgili vakalarda abdominal ağrı, yüksek ateş, kusma, hepatik ensefalopati ve sarılık, fulminant hepatitin en önemli işaretleridir. Bu hastalıktaki ölüm oranı %70-90 seviyesindedir. Yaşlılarda, geçmişte hepatit B ve C geçirenlerde hastalık çok daha ölümcül etkilere neden olmaktadır.
Hepatit A ve E’den Korunma Yolları
İlgili virüslere karşı bir ilaç bulunmadığından, hastalıklardan korunma yolları çok daha önemlidir. Hepatit A ve E’den korunmak için alınacak önlemler şunlardır:
- Sağlıklı ve temiz içme ve kullanma suyunun temin edilmesi
- Başta el yıkama olmak üzere kişisel sanitasyon ve hijyen konularında eğitimlerin verilmesi
- Sabun ve su kullanarak ellerin uygun şekilde yıkanması
- Gıda güvenliğinin temin edilmesi
- Atıkların doğru yöntemlerle zararsız hale getirilmesi
- Endemik bölgelere gidenler ile risk altındaki personellerin hepatit A’ya karşı aşı ile bağışıklık kazanması
İş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personeli başta olmak üzere bütün İSG profesyonelleri, riskin olduğu yerlerde gerekli önlemleri almakla görevli ve sorumludur.
Bulaş Yollarına Göre Hastalıkların Kategorize Edilmesi
Hastalıklar, bulaş yollarına göre şu şekilde kategorize edilmektedir:
- Vektörlerle bulaşanlar
- Su ve besinlerle bulaşanlar
- Cinsel yolla bulaşanlar
- Kan ve kan ürünleriyle bulaşanlar
- Hava yolu ile bulaşanlar
- Damlacık yoluyla bulaşanlar
Burada kategorilerde vektörlerle bulaşan hastalıklar için alınması gerekli olan önlemler, örneklendirilmiştir. Bu örnek üzerinden benzer sistematik uygulanarak, diğer bulaş yolları için de gerekli önlemler sistematik hale getirilebilir.
Vektörlerle Bulaşan Hastalıklara Dair Örneklendirme
Bazı işkollarında vektörlerle bulaşan hastalıklar daha önemlidir. Hayvancılık, veterinerlik, tarım ve gıda gibi alanlarda görev yapanlar, vektörle bulaşan hastalıklar konusunda daha fazla risk altındadır. Bu riskin en yüksek olduğu işkollarından bazıları şunlardır:
- Veterinerlik
- Hayvan bakma, terbiye etme ve gütme
- Hayvanlardan elde edilen ürünler ve hayvan atıkları ile yakın temasın olduğu hayvan taşımacılığı, kasap, sakatatçı, et balık konserve üretimi gibi işkolları
- Söz konusu hastalıkların etkenleri ya da hastalanan hayvanlardan alınan örneklerin biyolojik incelemesinin yapıldığı laboratuvarlar
- İlgili hastalıkların tespit ve tedavi edildiği sağlık örgütlerinde ve kurumlarda ya da ilgili hastalıkların patojen ajanlarıyla çalışan laboratuvarlar
Sıtma, vektörlerle bulaşan hastalıklardan biridir. Sıtma etkeni ise plazmodium türü mikroorganizmalardır. Söz konusu mikroorganizmalar, dişi sivrisineklerin vücudunda gelişir ve gelişimlerini tamamladıktan sonra bu sivrisineklerin insanları sokmasıyla insana geçer. Hastalığın oluşumu için söz konusu mikroorganizmanın sivrisineğin vücudunda bir süre kalması ve burada gelişimini tamamlaması gerekmektedir. Sıtmanın oluşumundaki enfeksiyon zinciri şu şekildedir:
- Etken: Plazmodium türü mikroorganizmalar
- Kaynak: Sıtma hastalığı olan insanlar
- Bulaşma yolu: Anofel türü sivrisinek (vektör)
- Konakçı: Sivrisinek tarafından ısırılan sağlıklı insan
Buradaki zincir, çevresel şartlar ve iklim koşullarına göre hızlanır veya yavaşlar. Tüm bu unsurlar dikkate alınarak enfeksiyon çevresinin tanınması, alınması gereken önlemlerin sistematik olarak planlanmasına ve uygulanmasına imkan verecektir. Sistematik açıdan sıtma ile ilgili alınması gereken önlemlerin temelinde vektörlerin ortadan kaldırılması vardır. Ayrıca enfeksiyon zinciri dikkate alınarak bulaşma aşamalarına dair entegre önlemlerin de alınması gerekmektedir.
Vektörlerle Bulaşan Hastalıklara Karşı Alınması Gereken Önlemler
Vektörlerle bulaşan hastalıklarda alınması gereken önlemler, enfeksiyon zincirinin her bir halkasına yönelik önlemleri içermektedir. Bu kapsamdaki önlemler şu şekildedir:
1. Etkene Dair Önlemler
- Laboratuvar ortamında etkenin yapısının, antijenin ve immünolojik özelliklerinin değerlendirilmesi
2. Kaynağa Dair Önlemler
- İnsandan insana bulaşan hastalıklarda hastaların hızlı bir şekilde tedavi edilmesi, hastalara erken tanı konulması, hastaların diğer insanlardan izole edilmesi
- Hayvandan insana bulaşan hastalıklarda hasta hayvanların tespit edilmesi, tedavi sürecinin başlaması ve gereken durumlarda bunların itlaf edilmesi
- Kaynağın tespit edilmesi ve yeni vakaların engellenmesi
- Sağlık eğitimi sayesinde erken teşhis ve tedaviye katkı verilmesi
- Hastalık bildirim sistemiyle hastaların doğru tanılarının konulması
3. Kaynaktan Çıkış Yoluna Dair Önlemler
- Vektörlerle temasın engellenmesi için kaçırıcı kimyasalların kullanılması, uzun kollu giysiler tercih edilmesi
- Hayvan barınaklarının ve yaşam alanlarının ilaçlanması
4. Bulaş Yoluna Dair Önlemler
- Vektörlerin yaşam ve üreme alanlarının tespit edilmesi
- Bu alanlara yönelik çevre sağlığı önlemlerinin alınması
- Fiziksel ve biyolojik tedbirler (kapan, tuzak, UV elektrikli lamba vb.)
- Toksik kimyasalların kullanımı ile vektörlerle mücadele edilmesi
5. Giriş Yoluna Dair Önlemler
- Sağlıklı insanların vektörlerle temasını engellemek için kaçırıcı kimyasallar kullanmak, uzun kollu giysiler tercih etmek, sinek telleri kullanmak
- Sağlık eğitimi ile kişisel önlemlerin alınmasını sağlamak
6. Konakçıya Dair Önlemler
- Sağlıklı kişilerin aşılanmaları ya da ilaçla korunmaları
- Sağlıklı ve dengeli beslenme
- Kişisel hijyen önlemlerinin alınması
- Sağlık eğitimi
- Sosyokültürel ve sosyoekonomik seviyesinin yükseltilmesi
Biyolojik Risklere İlişkin Mevzuat
Biyolojik risklere dair mevzuatlardan biri, 2013 yılında yayınlanmış olan Biyolojik Etkenlere Maruziyet Risklerinin Önlenmesi Hakkında Yönetmeliktir. Söz konusu yönetmelikte işçilerin biyolojik risklere maruz kalmadan kaynaklı sağlık ve güvenlik risklerinin engellenmesi için yapılacak düzenlemeleri içermektedir.
Bu yönetmeliğe göre biyolojik etken; herhangi türden bir enfeksiyona, zehirlenmeye ya da alerjiye yol açan, genetik olarak değiştirilenler de dahil olmak üzere mikroorganizmalar, hücre kültürleri ve insan endoparazitleridir.
Biyolojik Risk Etmenlerinin Sınıflaması
Biyolojik etkenler, kendi içerisinde risk seviyesi dikkate alınarak dört farklı sınıfta toplanmıştır. En zararsız olanlar 1.grupta yer alırken, en zararlı ve tehlikeli olanlar ise 4.grupta yer almaktadır. Bu sınıflamalara dair detaylar şu şekildedir:
- Grup 1
Hastalığa neden olma olasılığı olmayan biyolojik etkenlerdir.
- Grup 2
İnsanlarda hastalığa yol açabilen ve çalışanlar açısından ciddi tehlikeler meydana getiren biyolojik etkenlerdir. Toplumda yayılma olasılıkları olmayan, etkili korunma ve tedavi yöntemleri bulunan etkenlerdir.
- Grup 3
Ağır hastalıklara yol açan, çalışanlar açısından ciddi tehlikeler meydana getiren, topluma yayılma riski olan, ancak etkili korunma ve tedavi yöntemleri bulunan biyolojik etkenlerdir.
- Grup 4
Ağır hastalıklara neden olan, çalışanlar açısından tehdit meydana getiren, topluma yayılma riski yüksek olmasına karşın etkili korunma ve tedavi yöntemleri olmayan biyolojik etkenlerdir.
Buradaki sınıflama sırasında dikkate alınan kriterler şunlardır:
- Hastalık yapma riski
- Çalışanlar açısından oluşturulan tehlike
- Topluma yayılma riski
- Korunma yöntemleri ve tedavileri
Risk Değerlendirmesi
Risk değerlendirmesi yapabilmek için çalışanların maruziyet türleri, seviyeleri ve sürelerinin belirlenmesi gerekir. Biyolojik etkenlere maruz kalma sürecindeki risk değerlendirmesi yapılırken dikkat edilmesi gerekenler, şunlardır:
- İnsan sağlığı açısından zararlı veya zararlı olma olasılığını bulunan biyolojik etkenlerin kategorize edilmesi (sınıflama)
- Yetkili makamlarca çalışan sağlığının korunması amacıyla biyolojik etkenlerin denetime alınmasına dair tavsiyeleri
- Yapılan işe bağlı olarak ortaya çıkma olasılığı olan alerjik etkiler
- Yapılan işe bağlı olarak ortaya çıkma olasılığı bulunan hastalıklara dair bilgiler
- Yapılan işe bağlı olarak ortaya çıkma olasılığı olan toksik etkiler
- Yapılan işle direkt ilgili olarak çalışanların hastalıklarına dair bilgiler
Bu süreçte işverenin bazı önemli sorumluluk ve yükümlülükleri vardır. Biyolojik etkenlere dair işverenlerin başlıca yükümlülükleri şu şekildedir:
- İkame
- Risklerin azaltılması
- Bakanlığa bilgi verilmesi
- Hijyen
- Kişisel korunma
- İşçilerin eğitimi ve işçilere bilgi verilmesi
- Özel durumlarda çalışanlara bilgi verilmesi
- Maruz kalan çalışanlara dair kayıtların oluşturulması
- Çalışan görüşlerinin alınması ve sürece dahil olmalarına imkan verilmesi
Bildirim
İşverenler, biyolojik etkenlerden kaynaklı enfeksiyon, hastalık, kaza ve benzeri olayları hızlı bir şekilde aşağıdaki kişi ve kurumlara bildirmekle sorumludur. Bunlar:
- Çalışanlar
- Çalışan temsilcileri
- Sağlık Bakanlığı
- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
Biyolojik etkenlerin bulunduğu iş yerlerinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bildirim yapması gerekmektedir ve bu bir zorunluluktur. Söz konusu bildirimi iş yerleri, Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü’ne yapmaktadır. İlgili bildirimin kapsamı şu şekildedir:
- İş yerinin faaliyeti sona erdiğinde biyolojik etkene maruz kalanların listesi ve bu kapsamdaki diğer tüm tıbbi kayıtlar
- Çalışanların grup 4 ya da grup 3 içerisinde bulunan biyolojik etkenlere yönelik fiziksel korumalarının kaybolmasından kaynaklı maruz kalmadan korunması için hazırlanan acil eylem planı
- İSG hizmeti için iş yerinde istihdam edilen iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personelinin adı, soyadı, unvanı ve İSG alanındaki yeterliliği
Biyolojik etkenlere dair yaşanacak olay veya kazanın çalışanlarca şu kişilere bildirilmesi gerekir:
- İşveren veya vekili
- İş güvenliği uzmanı
- İşyeri hekimi
Biyolojik etkenlerle çalışan iş yerlerinin ön bildirim yapması gerekir. Grup 2, grup 3 ve grup 4 içerisindeki biyolojik etkenlerle ilk defa çalışacak olan iş yerleri, işin başlamasından en az 30 gün önce söz konusu duruma dair Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne ön bildirim yapmalıdır. Grup 1 içerisindeki biyolojik etkenler içinse ön bildirim gerekmez. Bu bildirimlerin kapsamı:
- İş yeri unvanı ve adresi
- Biyolojik etken türleri
- Risk değerlendirmesi neticesi
- Koruma ve önleme tedbirleri
- İş sağlığı ve güvenliği konusunda sorumlu kişilerin adı, soyadı, unvanı ve bu alandaki yeterlilikleri
Kayıtların Saklanması
İlgili mevzuata göre sağlık gözetiminin yapıldığı hallerde, kişisel tıbbi kayıtların, maruz kalmanın sona ermesinden sonra en az 15 yıl saklanması gerekir. İşverenler, grup 3 ve grup 4 içerisindeki biyolojik etkenlere maruz kalanların isimlerini, yapılan işin türünü, hangi biyolojik etkene maruz kalındığını, kazalar ve olaylara dair kayıtları, maruziyetin sona ermesinden sonraki 15 yıl boyunca muhafaza etmesi gerekir.
Bazı durumlarda ise kayıtların 40 yıl saklanması gerekir. Bu durumlar şu şekildedir:
- Gizli (uzun süre gizli) ve kalıcı enfeksiyona yol açan biyolojik etkenlere maruz kalma
- Uzun yıllar sonra hastalığın ortaya çıkmasına kadar fark edilemeyen enfeksiyonlara yol açan biyolojik etkenlere maruz kalma
- Hastalık öncesinde uzun kuluçka dönemi olan enfeksiyonlara yol açan biyolojik etkenlere maruz kalma
- Tedaviye karşın uzun süre sonra yineleyen enfeksiyonlara yol açan biyolojik etkenlere maruz kalma
- Uzun süreli ciddi olumsuz etkilere neden olan enfeksiyonlara yol açan biyolojik etkenlere maruz kalma
Alınması Gereken Tedbirler
Mevzuata göre alınması gereken önlemlere dair detaylar şu şekildedir:
- Grup 2’deki biyolojik etkenler için koruma seviyesi en az 2 olan önlemlerin alınması gerekmektedir.
- Grup 3’teki biyolojik etkenler için koruma seviyesi en az 3 olan önlemlerin alınması gerekmektedir.
- Grup 4’teki biyolojik etkenler için koruma seviyesi en az 4 olan önlemlerin alınması gerekmektedir.
Çalışanlar açısından önemli sağlık problemleri meydana getirebilecek, fakat kesin bir değerlendirme yapılması mümkün olmayan biyolojik etkenlerin olduğu iş yerlerinde koruma seviyesi en az 3 olan önlemlerin alınması gerekmektedir.
Riskli İşler
İlgili yönetmeliğe göre biyolojik etkenlere maruz kalmanın yaşanabileceği işler şu şekilde sıralanmaktadır:
- Gıda üretimi yapılan fabrikalar
- Tarım
- Hayvancılık
- Hayvan kaynaklı ürünler
- Sağlık hizmetleri
- Mikrobiyolojik teşhis laboratuvarı haricindeki klinikler, teşhis laboratuvarları
- Veterinerlik
- Atık imha tesisleri
- Arıtma ve kanalizasyon tesisleri
Her ne kadar yönetmelikte ilgili işkolları ana başlıklarla verilmişse de, bunlar şu şekilde genişletilebilir:
- Balıkçılık
- Ormancılık
- Hayvancılık
- Tarım
- Tarımsal ürünlerin üretimi
- Bina onarımı
- Sıvı ve katı atıkların yok edilmesi
- Endüstriyel atıkların imha edilmesi
- Gıda paketleme
- Tarımsal ürünlerin depolanması
- Hayvan derisinin işlenmesi
- Hayvan bakımı
- Bitkisel ve farmasötik ürünler
- Kişisel bakım
- Saç bakımı
- Vücut bakımı
- Klinik araştırma laboratuvarları
- Biyoteknoloji üretim tesisleri
- Tekstil fabrikaları
- Ağaç işleme tesisleri
- Hasta bakımı
- Sağlık bakımı
- Laboratuvarlar
Bu alanlarda görev yapan işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı gibi profesyonellerin kaliteli bir İSG eğitimi almaları ve kendileri bu alanda yetiştirmiş olmaları çok önemlidir.