İş Sağlığı ve Güvenliği Kültürü

İş sağlığı ve güvenliği konusu, 6331 sayılı İSG Kanunu ile düzenlenmiştir. Bu kanunun 4.maddesinde, işverenin, çalışanların sağlıklarını ve güvenliklerini sağlamakla görevli olduğu net şekilde belirtilmiş ve işverene bu konuda sorumluluk yüklenmiştir.

İşverenin sorumluluklarını nasıl yerine getireceği ve bunun kapsamının ne olacağı, yine ilgili kanunda maddesinde yer almıştır. Buna göre işverenin çalışan sağlığı ve güvenliğini sağlamak için yapması gerekenler şunlardır:

  • Risk değerlendirmesi yapılmasını sağlar.
  • Çalışma ortamlarında alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine ne kadar uyulduğunu denetler. Tespit edilen sorunların giderilmesini sağlar.
  • Mesleki risklerin engellenmesi için gerekli eğitimlerin verilmesinden, yine gerekli olan araç ve gereçlerin sağlanmasına kadar tüm çalışmaları yapar.
  • Çalışanların işte görevlendirilmesi yapılırken, işe uygunluklarını göz önünde bulundurur.
  • Gerekli eğitimleri almamış çalışanların riskli ve tehlikeli alanlara girmesini engeller.

Kanun, buradaki görev ve sorumlulukları, iş sağlığı uygulama prensipleri kapsamında işverene vermektedir. Bu prensipler şunlardır:

  • İş yerindeki ortam faktörlerinin analizi
  • İşe giriş muayenesi
  • Periyodik muayene
  • Sağlık risklerinin kontrolü
  • Çalışma ortamında sağlık hizmeti verilmesi
  • Sağlık eğitimi

Geçmişte çıkarılan ve bir süre yürürlükte kaldıktan sonra kaldırılan yönetmelik ile halen yürürlükte olan yönetmeliğe bakıldığında, iş sağlığı ve kültürü konusunda bütüncül bir yaklaşımın benimsendiği görülür. Yani burada bütün görev ve sorumluluklar tek bir alana yüklenmez, farklı disiplinler arasında paylaştırılır.

Kapsamlı ve bütüncül yaklaşımda, multidisipliner bir durum söz konusudur. Buradaki disiplinleri kendi içerisinde tıbbi ve teknik alan olarak sınıflandırmak yanlış olmaz. Tıbbi alanın uygulayıcısı işyeri hekimi ve diğer sağlık personeli iken, teknik alanın uygulayıcısı ise iş güvenliği uzmanı ve diğer teknik elemanlardır.

İş sağlığı ve güvenliği alanında farklı disiplinler ve bilim alanlarının çalışmalar yaptığı ve bu alana katkılar verdiği bilinen bir durumdur. Söz konusu bilim alanları ve disiplinler, tam bir uyum içerisinde hareket ederek, İSG hizmetlerinin bir bütün olarak verilmesini sağlar.

İş sağlığı hizmetlerinin etkinliğinin artması için bu süreçteki herkesin koordineli ve aynı amaç için hareket etmesi gerekir. Doktor, mühendis, hukukçu, psikolog ve işveren gibi tüm kesimlerin tam olarak sürece katılımları çok önemlidir. Bu süreçte sadece hekimlerin veya sadece işverenin katkısının olması, iş sağlığı hizmetlerinin istenilen seviyede olmamasına ve ihtiyaçlara yanıt verememesine neden olur.

İş sağlığı hizmetlerinin istenen kalitede ve kapsamda olması, ancak bütünselliğin ve bilimsel titizliğin bu alanda hakim olması ile mümkündür. Yalnızca bu alanda yer alan paydaşların ve disiplinlerin bütünsel yaklaşımı benimsemesi de yeterli olmaz. Sistemin, en başından itibaren bütüncül bir yaklaşımla kurulması ve dizayn edilmesi gerekir.

Bütüncül bir yaklaşıma sahip olan İSG’nin amaçları şu şekildedir:

  • İş güvenliği kültürünün oluşturulması
  • Çalışanlardan işverene kadar bu sürecin tüm paydaşlarında iş sağlığı ve güvenliği bilincinin oluşturulması
  • Meslek hastalıkları ile iş kazalarının azaltılması
  • Çalışma ortamındaki inceleme, ölçüm ve araştırmaların nitelik ve nicelik bakımından geliştirilmesi
  • İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili düzenlemelerin sağlam bir temelde olması
  • KOBİ’lere danışmanlık sağlayarak bu alandaki iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının geliştirilmesi

Buradaki tüm hedeflerin ve yapılanların temelinde, çalışanların sağlıklı ve güvende olması vardır. Bu kapsamda kazaların, hastalıkların ve ölümlerin azaltılması amaçlanır. Bu amaca ulaşmak içinse sistemli olarak bütünsel bir yaklaşımın benimsenmesi gerekir. Benimsenmesi gereken bütünsel yaklaşım üç ana başlıkta toplanabilir:

  • Tedavi edici ve koruyucu sağlık hizmetlerinin ulaşılabilir olması
  • Sağlıklı davranışlar kazanılmasını amaçlayan eğitimler verilmesi
  • Sağlık için zorunlu kabul edilen izlem, ölçüm ve ortam takiplerinin periyodik olarak yapılması

Burada bütünsel yaklaşım oldukça önemlidir. Ancak buna ek olarak eşgüdüm içerisinde olmak da bir zorunluluktur. Birinin diğerine tercih edilmediği ve her birine gerekli önemin verildiği durumlar, iş güvenliği kültürünün oluşmasına istenen katkıyı verecektir.

Sağlık; sosyal, mental ve fiziki olarak tam bir iyi olma durumudur. Sağlıklı olmak için ilk olarak çalışan sağlığına etki eden unsurların tespit edilmesi, bunlar arasında olumsuz olanların kontrol altına alınması gerekir. Bütün bunların sağlanması içinse yetenek, eğitim ve bilgiye sahip olmak çok önemlidir. Bu süreç için zorunlu olanlar; sağlıklı çalışma ortamı, çalışan katılımı ve yönetimin desteği şeklindedir.

Sağlık, sadece fiziksel kapasite ile ilgili değildir. Buna ek olarak bireysel ve toplumsal kaynakların yönlendirilmesi ile de ilişki içindedir. Bundan dolayı politikalar oluşturulurken, sağlık hizmetlerine toplumun katılımını esas alan bir yaklaşım tercih edilmelidir. Ayrıca bu süreçte sağlık eğitimi faaliyetlerinin de göz ardı edilmemesi önemlidir. Sahip olunan kaynakların; iş ve çevre sağlığı ile koruyucu hekimlik uygulamalarını ihmal etmeden dengeli şekilde dağıtılması çok önemlidir.

İş sağlığı hizmetlerindeki bütüncül yaklaşım; sağlıklı kamu politikaları, toplum katılımı, sağlıksız etkenlerden arındırılmış ve düzenli bir çalışma alanı, çalışanların olumlu yönde geliştirilmesi ve kaliteli tedavi edici ve koruyucu sağlık hizmetleri anlamına gelmektedir.

Bu kapsamda yürütülmesi gereken faaliyetler ise genel itibariyle üç ayrı sınıfta toplanabilir. Bunlar;

  • Mesleki etkenlere göre verilen sağlık koruma faaliyetleri
  • Sağlık üzerinde etkili olan, çalışan davranışlarına yönelik olarak verilen sağlık eğitimi
  • Koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetleri

Buradaki faaliyetler, sağlıklı çalışan hedeflerine ulaşma sürecinin temel bileşenleri ve bütüncül yaklaşımın köşe taşlarıdır. Bunların her birinin tek başına anlamı yokken, birlikte olduklarında büyük bir öneme sahip olurlar. Bileşenler, birbiri içerisinde sürekli etkileşim halindedir ve bir bileşen, diğerlerini destekler.

İşyerlerinde Güvenlik Kültürü

Güvenlik kültürü, çalışma ortamlarında güvenliğin, diğer önceliklere göre daha önemli olması demektir. Bu kültür, her ortamda farklı seviyelerde olabilir. Güvenlik konusuna, diğer önceliklere kıyasla ne kadar önem verildiğine göre çalışma ortamlarının güvenlik kültürleri farklılık gösterir.

Pozitif ve güçlü bir güvenlik kültürü, kurallardan kaynaklanmamaktadır. Buradaki temel kaynağın kurum genelinde güvenliğe olan bağlılığın olması gerekir. Bu özellikteki bir kültür, güvenlik bilgilerinin rahat bir şekilde değişimini kolaylaştırır, gelişim ve öğrenmeyi destekler. Ayrıca suçu ve suçluyu aramaktan daha çok sorunları görmeye ve çözmeye odaklanır.

Güvenliğe, sadece gerekli bir durum oluştuğunda önem verilmez. Önem vermek için kurumsal veya kişisel verimlilik amaçlarının tehdit edilmesi beklenmez. Güvenliğe, her zaman önem verilir ve bu, bir kültür haline gelir.

Çalışma ortamındaki çalışanların iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili önleme, korunma gibi konularda geliştirmiş olduğu ortak davranışları, tutumlar ve inançları vardır. Bunlar, bir bütün oluşturur ve çok önemlidir.

Güvenlik kültürünün oluşması, ancak belli bir sürecin sonunda gerçekleşir. Bireylerde bu kültürün oluşması için yapılması gerekenler şu şekildedir:

  • Aile içi eğitimler verilmeli,
  • Eğitim ve öğretim hayatı boyunca bu konu desteklenmeli,
  • İş yaşamında işverenlerin vereceği hizmet içi eğitimlerle en üst düzeye çıkarılmalıdır.

İşletmelerde güvenlik kültürünün oluşturulması için belli adımlardan oluşan bir sürecin işletilmesi gerekir. Bu sürecin ilk adımı Üst Yönetim Taahhüdü olup, bu kapsamda işverenlerin işletmede yapması gerekenler şunlardır:

  • Gerekli yatırımların yapılması
  • Gerekli eğitimlerin çalışanlara aldırılması
  • İş sağlığı ve güvenliği konularının çalışanlarla birlikte değerlendirilmesi
  • Kişisel koruyucu ekipmanların bulundurulması
  • Gerekli talimat ve prosedürlerin hazırlanması
  • Güvenliğin işten ve üretimden önemli kabul edilmesi

Özellikle buradaki son madde çok önemlidir ve bunun, işveren taahhüdü olması gerekir. Yönetim veya işveren taahhüdü olmadan bu sürecin ilerlemesi ve istenen kültürün oluşması mümkün değildir.

Güvenlik kültürü için ikinci adım ise Orta Yönetimin Katılımı olup, bu kapsamda orta yönetimin yapması gerekenler şu şekildedir:

  • Verilen talimatların tamamında İSG gerekliliklerinin dikkate alınması
  • Çalışanların İSG gerekliliklerine uygun olarak davranmalarının sağlanması

Güvenlik kültürü oluşturmanın üçüncü adımı ise yazılı bir İSG sisteminin kurulmasıdır. Yazılı İSG Sistemi Kurulması sürecinin temel unsurları şunlardır:

  • İSG ile ilgili konularda çalışanlara düzenli olarak bilgi verilmesi
  • İş yerlerinde son anda atlatılan kazaların ve fark edilen diğer güvenlik risklerinin detaylı olarak rapor edilmesi
  • Çalışanların, İSG ile ilgili heyet ve kurullara katılması ve buralarda alınan kararların tüm çalışanlara duyurulması
  • Oluşturulan raporların dikkate alınarak düzeltici faaliyetler yapılması ve bunlara hakkında çalışanlara bilgi verilmesi

Bir diğer adım ise Yazılı Olmayan İSG sistemi olup, bu aşamaya dair detaylar şu şekildedir:

  • İş sağlığı ve güvenliği konusunda özensiz hareket eden, iş kazaları ve meslek hastalıkları açısından risk oluşturan çalışanlara özel çalışmalar yapılması
  • Usta ve çırak ilişkisinin bulunduğu çalışma ortamlarında, ustaların İSG konusuyla ilgili çıraklara bilgi vermesi ve onları desteklemesi
  • İSG konusunda duyarlı çalışanların yetkilendirilerek, diğer çalışanları bu konuda uyarması ve örnek olacak davranışlar sergilemesi

Çalışan, iş ve işletme arasındaki çok sayıdaki amaca yönelik etkileşimler sonucunda güvenlik kültürü oluşur. Bu noktada iki farklı boyuttan söz edilebilir. Bunlar;

  • İşletme çalışanlarının güvenliğe dair tutumları, inançları ve değerleri
  • İşletmelerin sahip oldukları güvenliği olumlu etkileyen uygulamalar, yapılar ve politikalar

Güvenlik kültürü, güvenlik konusunu adeta bir yaşam biçimi haline getirmeyi gerektirir. Buna ek olarak gerektirdikleri ise şunlardır:

  • Tehlikeleri oluşmadan fark etmek
  • Tehlike kaynaklarından uzak durmak
  • Tehlikeli davranışları sergilememek
  • Gereksiz yere riske girmemek
  • Güvenlik konusunda yapılması gerekenleri alışkanlık haline getirmek
  • Sadece işte değil, yaşamın her alanında güvenliğe öncelik vermek

Bütün bunlar, güvenlik kültürünün gereklilikleridir. Farklı bir açıdan bakıldığında ise bu davranışlar, güvenlik kültürünün oluşup oluşmadığını gösterir.

Güvenlik kültürü, birçok ortak noktaları bulunmasına karşın, iş güvenliği kültürü ile kavramı ile aynı anlama gelmemektedir. İş güvenliği kültürüne dair detaylar ise şunlardır:

  • İş güvenliğinin her şeyin önünde tutulduğu anlayıştır.
  • İçselleştirilen ve bir kültür haline gelen güvenlik uygulamalarıdır.
  • Meslek hastalıklarını ve iş kazalarını önemli seviyede azaltır.

Güvenlik kültürü, kendine has temel özelliklere sahiptir. Bu özellikler olmadan oluşan kültürün tam olarak güvenlik kültürü olduğunu söylemek doğru olmaz. Bu temel özellikler şunlardır:

  • Tüm çalışanlarca kabul edilen ve benimsenen değerlerden oluşur.
  • Çalışanların katılımını gerektirmektedir.
  • Çalışanların tamamının iş yerindeki davranışlarını etkiler.
  • Sadece denetim ve yönetim sistemleri ile sınırlı olmayıp, örgüt içerisindeki güvenlik problemleriyle de alakalıdır.

Güvenlik Kültürü Neden Önemlidir?

Kazalar meydana gelmeden önce gerekli olan önleyici tedbirleri almak, iş kazalarını engellemenin en etkili yoludur. Bu kazalar, çoğunlukla güvenli olmayan davranışlar ile güvensiz ortamlardan kaynaklı olarak ortaya çıkar. Kazalara dair istatistikler incelendiğinde, kazaların yaklaşık olarak %95’lik kısmının insan kaynaklı olduğu görülür.

İnsan faktörünün iş kazalarında çok önemli bir yer tutması, güvenlik kültürü kavramının vurgulanmasının temel nedenlerindendir. Güvenlik kültürü, örgüt kültürü içerisindeki bir alt unsur olup, örgütteki herkesin davranışlarını yönlendiren davranışlar, normlar, tutumlar ve inançlardır. Ayrıca örgütün güvenliğini iyileştirici etkiye sahip olan yapıları, uygulamaları ve politikaları da kapsar. Dolayısıyla bu kültürün tam olarak sağlanması ve geliştirilmesi, öncelikli konular arasında yer almaktadır.

Bazı kamu kurumlarında, iş kazalarına dair araştırmalar yapılmış ve bu çalışmalarda kaza geçirenler, kaza nedeni olarak güvenli olmayan davranışlar (%55) ile güvensiz ortamı (%45) göstermiştir. Bir başka araştırmada ise bu cevaplar %46 güvenli olmayan davranış ve %54 güvensiz iş yeri şeklinde olmuştur.

Güvenlik kültürünün tam olarak sağlanması ile birlikte, aşağıdaki yararlar elde edilecektir:

  • İş kazalarında azalma
  • Meslek hastalıkları riskinde düşme
  • Mesleki tatmin ve iş memnuniyetinde artış
  • Yaşam kalitesinde yükselme

İş güvenliği kültürü, çalışanların, işverenlerin ve devletin görevlerini yerine getirmesi ile oluşur. Çalışan ve işveren görevleri arasında bazı görevler ortaktır. Bunların başında ise çalışanlarda davranış normlarının geliştirilmesi ve güvenlik kültürü için eğitimler sunulması gelir.

Güvenlik Kültürü İçin Sağlanması Gereken Kriterler

Güvenlik kültürü, bazı kriterlere sahiptir. Oluşturulan bir kültürün güvenlik kültürü olduğunu söylemek için söz konusu kriterlerin varlığı gerekir. Bu kriterler şunlardır:

  • İşverenin güvenliği sağlamadaki kararlılığı
  • Çalışan katılımı
  • Düzenli, olumlu ve güncel güvenlik politikaları
  • Sorumluluk ve zorunlulukların açık olarak tanımlanması
  • Güncel kural ve düzenlemeler
  • Düzenli olarak ekipmanların bakım ve onarımı
  • Yüksek motivasyon
  • İş doyumu
  • Üretim ile güvenlik konuları arasındaki denge
  • Eğitimli ve yetkinlik sahibi çalışanlar
  • Demokratik uygulamalar
  • Yeterli kaynak ve kaynakların sürekli olarak iyileştirilmesi

Güvenlik kültürü, iş yerinde alınan tedbirlerin geçici olmamasını, bu tedbirlerin iş yaşamının ayrılmaz bir parçası olduğunun çalışanlarca fark edilmesini sağlar. Kural ve düzenlemeler, bu kültür sayesinde benimsenir ve içselleştirilir. Oluşan güvenlik kültürü, yazılı olmayan veya yazılı kuralların uygulanmasını sessiz bir şekilde sağlar.

İş Güvenliği Kültürü Nedir?

İş güvenliği kültürü, çalışma alanlarındaki iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili olan kültürün görünmez ve görünür bileşenleri bulunur. Görünmez bileşenler, bunların %90 gibi büyük bir kısmını oluştururken, görünür bileşenlerin oranı ise sadece %10’dur. Prosedürler, kurallar, davranışlar ve istatistikler görünür kısmı oluşturur.

İş güvenliği konusunda inançlar, işletme kültürünün içerisinde saklı ve görünmez bir şekilde bulunmaktadır. Bunlar, hiçbir zaman dile getirilmemekte ve konu edilmemektedir. Buna karşın gelenekler ve geçmişteki deneyimler sayesinde varlıklarını devam ettirmektedirler.

Çalışanlar, işverenler, sivil toplum kuruluşları ve toplum, iş güvenliği kültürünün tarafları olup, bu tarafların güvenlik bilincine sahip olması gerekmektedir.

Güvenlik kültürü oluşumunda idarecilerin rolü çok fazladır. Özendirmeyi, motivasyonu ve tutarlılığı esas alarak idarecilerin bu sürece liderlik etmesi gerekir. Ancak burada sorumluluk sadece idarecilerde olmayıp, tüm paydaşlardadır.

Toplumun tamamının, güvenlik konusundaki ihtiyaçları benimsemesi çok önemlidir. Toplumun, kolektif bir sorumluluk alması, kendisini ilgilendirmese dahi konunun gerektirdiklerini yerine getirmesi gerekir.

Güvenlik konusunun temelinde bilgi yer alır. Bundan dolayı toplumun ve çalışanların tamamına yönelik bilgilendirmelerin yapılması ve bu noktada bir bilincin oluşturulması gerekmektedir.

Toplumun bilinçlendirilmesi noktasında sivil toplum kuruluşları inisiyatif almalıdır. Bu kapsamda iş sağlığı ve güvenliği mevzuatında yer alan yaptırım ve kuralların bilinmesi için gösteriler, toplantılar, eğitimler düzenlemelidir. İş güvenliği konularının sürekli gündemde tutulması, toplum dikkatinin bu konuya çekilmesi, İSG alanında başarı ödülleri verilmesi ile toplumsal bilinç oluşturulabilir.

İş sağlığı ve güvenliği kültürü, bazı öğelerden meydana gelmektedir. Bu öğeler ise şunlardır:

  • İşletme taahhüdü
  • İşletmedeki İSG yönetimi
  • İnsanların tutum ve davranışları

Buradaki İSG yönetimi de kendi içerisinde alt öğeleri barındırır. Liderlik, sürekli iyileştirme, iş sağlığı ve güvenliğine öncelik verme ve risklerin değerlendirilmesi bu alt öğelerdir.

İSG kültürünün geliştirilmesi, işletme ve ulusal seviyede yapılacaklar ile mümkün olur. İşletme düzeyinde yapılması gerekenler; eğitim, sektörel ve bölgesel işbirlikleri, sosyal diyalog, işletme içerisindeki tanıtımlar şeklindedir. Ulusal düzeyde yapılması gerekenler ise tanıtım, sektörel bilinçlendirme, sosyal diyalog, İSG eğitimleri ve yaptırımlar şeklindedir.

Yaşam Alanlarında Güvenlik

Güvenlik kültürü, sadece iş yerlerini ve çalışma alanlarını ilgilendiren bir konu değildir. Bu kültür, tüm yaşam alanları etkilemektedir.

Evlerde Çocuk ve Yaşlı Güvenliği

Çocukluk döneminde meydana gelen kazaların yaklaşık olarak %75’inin ev ve yakınlarında meydana geldiği bilinmektedir. Çocuk acillere yapılan başvuruların gerekçelerine bakıldığında, ilk üç gerekçenin nedeninin ev kazaları olduğu görülür. Ev kazaları, her ne kadar tüm yaş gruplarını etkilese de, bu noktadaki risk grubu yaşlılar ve çocuklardır.

Kazalar neticesinde evlerde yaşamanı kaybeden çocukların yaklaşık %75’lik kesiminin 4 ve altındaki yaşlarda olduğu bilinen bir durumdur. Çok basit önlemlerle bu kazaları engellemek, çocukların yaşamlarını kaybetmelerinin veya engelli kalmalarının önüne geçmek mümkündür. Ev içinin düzenlenmesi, bu noktadaki ilk önlem olarak dikkat çeker.

Ev kazaları, ölümlere neden olan durumlar olup, halk sağlığı sorunu olarak kabul edilmektedir. Evlerdeki kazalara ilişkin önemli veriler vardır. Kadınların, erkeklere göre daha fazla ev kazası yaşaması, kazaların neredeyse yarısının düşme kaynaklı olduğu bunlardan bazılarıdır. Düşmenin ardından ise sırası ile kesici-delici alet yaralanmaları ve yanma olayları gelir. Yine sırasıyla bunları; sıkışma, elektrik çarpması, aşındırıcı maddeye maruz kalma ve zehirlenmeler takip eder.

Ev kazaları denildiğinde akla ilk olarak çocuklar gelir. Ancak yaşlılar da bu noktada önemli bir risk grubudur. Yaşlılardaki kronik ve akut rahatsızlıkları, unutkanlık, fiziksel gerilemeler, erken yorulma ve benzeri nedenler, yaşlıların risk grubunda olmasına neden olur.

Evlerde yaşanan kazaların en önemli nedenleri ve bunlara ilişkin detaylar aşağıda yer almaktadır.

Düşmeler

Evlerde görülen kazaların en önemli nedenidir. Ev kazalarının yaklaşık %40’ı düşme kaynaklıdır. Yataktan, parmaklıktan, kapı boşluğundan ve açık pencereden düşme şeklinde farklı türleri vardır.

Düşmeleri genellikle çocuklar ve bebekler yaşamaktadır. Çocukları ve bebekleri tek bırakmama, yatak kenarlarına korumalık takma, kaymaz halı ve kilim kullanma en önemli koruma önlemleridir. Bunlar sayesinde düşmeler ve özellikle de yaralanmalı düşmeler önemli oranda azalacaktır.

Zehirlenmeler

Temizlik malzemeleri, küçük çocuklar için ciddi riskler teşkil eder. Çocuklar, bu malzemeleri keşfetme içgüdüsü ile içebilir. Tuz ruhu, çamaşır suyu gibi kimyasal maddelerin içilmesi, ölümle dahi sonuçlanabilir. Bundan dolayı ilgili malzemelerin, çocukların ulaşamayacakları yerlerde saklanması gerekir.

Bebeklikten itibaren çevresindekileri taklit eden çocuklar için bir diğer zehirlenme riski ise ebeveynlerin kullandığı ilaçlardır. Ebeveynlerinin bu ilaçları içtiğini gören çocuklar, onları taklit ederek ilaçları içebilir ve zehirlenme durumu ortaya çıkabilir. Bu durumun engellenmesi içinse ilaçların kesinlikle çocukların ulaşamayacakları yerlerde bulundurulması gerekir.

Boğulmalar

Bebekler bağımsız olarak hareket etmeye başladıklarından itibaren çevrelerini keşfetmeye odaklanır. İlk dönemlerde keşfetme yöntemi olarak nesneleri ağızlarına götürürler. İşte bu durum, bebekler açısından oldukça tehlikelidir. Yutulabilir türdeki nesneleri yuttuklarında, nefes borusunun tıkanması ve solunun engellenerek boğulmaların yaşanması söz konusu olabilir.

Boğulmaları engellemenin en etkili yolu bebek ve çocukları tek bırakmamaktır. Özellikle etraflarında yutabilecekleri büyüklükte nesneler olduğunda, onları yakından izlemek gerekir.

Kesikler ve Yanıklar

Kesikler ve yanıklar, diğer önemli kaza türüdür. Yanıklar, çok büyük bir oranda 6 yaş ve altındaki çocuklarda görülür. Kazaların neredeyse tamam mutfakta yaşanmaktadır. Mikrodalga fırın kullanmamak, ocak ve fırına dair güvenlik önlemleri almak, çocukları mutfakta tek bırakmamak bu konudaki bazı önemli tedbirlerdir.

Kesikler veya delici alet yaralanmalarının engellenmesi içinse çatal, bıçak ve makas gibi kesici ve delici aletlerin, çocukların ulaşamayacakları yerlerde bulunması gerekir. Mutfak çekmecelerine, çocukların açamayacakları kilitlerin takılması yararlı olacaktır.

Bütün bu önlemlere karşın yanık ve kesik riskinin her zaman olduğu ve böyle durumlarda uygulanacak olan ilk yardım müdahalelerinin ne olduğunun bilinmesi gerekir.

Okulda Güvenlik

Öğretmenlerin, öğrencilerin ve okulda görev yapan diğer personellerin psikolojik, sosyal ve fiziki açıdan kendilerini rahat hissetmeleri, okul güvenliğidir. Okulda uygun ve kaliteli bir öğretme ortamının oluşturulması için okul güvenliğinin sağlanması gerekir. Okul güvenliği; öğrenci ve diğer kişilerin, okula gitmek için evlerinden ayrıldıkları ilk andan, tekrardan evlerine gelene kadar olan tüm süreci kapsamaktadır.

Okul sağlığı ise öğrenci, öğretmen ve diğer personellerin sağlıklarının genel durumudur. Okul sağlık hizmetleri, bu kişilerin sağlıklarının değerlendirilmesi, sürdürülmesi ve geliştirilmesi için faaliyetlerdir. Bu faaliyetler, öğrencilere ve dolaylı olarak topluma sağlık eğitiminin verilmesi için gerçekleştirilir.

Öğrenciler, öğretmenler, personeller, veliler ve ziyaretçiler gibi okulun tüm paydaşlarının okul ve okul çevresinde sağlıklı ve güvende olmalarıyla ilgili unsurların tamamı, okul sağlığı ve güvenliği kapsamındadır. Bu kapsamdaki faaliyetler, kurulan Okul Sağlığı ve Güvenliği Kurulu tarafından yürütülür.

Okul sağlığı ve güvenliği kurulu; öğrencilerin ve görevli personellerin sosyal, fiziki ve psikolojik açıdan sağlık durumlarının belirlenmesi, iyileştirilmesi, geliştirilmesi ve sürdürülmesinden sorumludur. Ayrıca okul ve çevresinden kaynaklı zararlı etkenlerden dolayı öğrencilerin ve personellerin sağlığının bozulmasının engellenmesinden ve bu kişilerin okulla uyumlarından da sorumludur.

Öğrenci sağlığı ile okul çevre sağlığı uygulamaları arasında direkt ilişki vardır. Öğrenciler, buradaki çevre bileşenlerinin tamamından etkilenmektedir. Okul binasının yapısal özellikleri, kullanılan malzemeler, tesisat güvenlikleri, iç ortamdaki havanın kalitesi, tuvaletler, aydınlatma seviyesi, kirliliğin engellenmesi okul çevre sağlığı uygulamaları kapsamındadır.

Öğrencilerin zamanlarının önemli kısmının okulda geçmesi, okul ortamı ile sağlık arasında yakın ilişki oluşmasını sağlar. Bundan dolayı henüz yapım aşamasından itibaren okul çevresine özen gösterilmesi ve belirlenen standartlara göre hareket edilmesi gerekir.

Ofiste Güvenlik

Ofisler, yapısı gereğinde evlerdeki düşme ve kesikler gibi riskleri taşır. Bunlara ek olarak burada yer alan masa, sandalye ve bilgisayar gibi ekranlı cihazlarla çalışmadan kaynaklı kas iskelet sisteminin kümülatif travmaları gibi riskler de vardır.

Bütün bu risklerin engellenmesi ve ofis güvenliğinin sağlanması için çalışanlara bazı eğitimler verilmelidir. Bu eğitimler şunlardır:

  • Gözlerin korunması
  • Doğru oturuş
  • Göz yorgunluğunu azaltan renkler ve yazı fontları
  • Kas iskelet sistemi ile gözlerin dinlendirilmesi
  • Periyodik olarak göz dinlendirme

Ekranlı cihazlarla yapılan çalışmalarda asgari gerekliliklerin ne olduğu, ilgili yönetmelikte açık olarak belirtilmiştir. Bunlar, iki temel başlıkta toplanabilir:

  • Çalışma ekipmanları
  • Çalışma ortamı

Çalışma ortamının kalitesi; alan büyüklüğü, aydınlatma, gürültü, nem, ısı, radyasyon, parlama ve yansıma alt başlıkları kapsamında değerlendirilmektedir.

Güvenlik Kültürü Oluşturma

İş kazalarının ve meslek hastalıklarının engellenmesi konusunda, önleyici sağlık ve güvenlik kültürünün oluşturularak sürdürülmesi gerekir. Proaktif bir yaklaşım olan güvenlik kültürü, iş sağlığı ve güvenliği uzmanlığı personellerinin temel eğitim konuları arasında yer almaktadır.

Güvenlik kültürü, bir davranış şekli olup, bundan dolayı bu kültürün öğrenilmesi ve öğretilmesi gerekmektedir. Ayrıca öğrenme ve öğretmenin süreklilik kazanması da önemli bir diğer detaydır. Zira güvenlik kültürünün oluşturulması, güvenli ve sağlık davranışların bir alışkanlığa dönüştürülmesiyle ilgilidir. Alışkanlık ise ancak sürekli öğrenme ve geliştirmeyle mümkün olur.

Güvenlik kültürünün oluşturulması için bazı yaklaşımların benimsenmesi ve bazı uygulamaların hayata geçirilmesi gerekir. Bu noktadaki gereklilikler şunlardır:

  • Bilgiye dayalı olan proaktif sağlık ve güvenlik yaklaşımı
  • Erkekn çocukluktan itibaren hayat boyu eğitim
  • Uluslararası ve ulusal bir çalışma kültürü
  • Bilinçlendirmek ve duyarlılık kazandırmak için eğitimler
  • Bilgi ağı oluşturma
  • Sağlık ve güvenlik risklerine dair farkındalık yaratma
  • İyi uygulamaları gösterme
  • Sağlık ve güvenlik eğitim programlarına destek verme
  • Müfredata sağlık ve güvenlik derslerini dahil etme

Hayatın her noktasında sağlık ve güvenlik riskleri vardır. Bunlardan korunmak ise bilinç, alışkanlık ve bilgi gerektiği gibi çevresel düzenlemeler de gerekmektedir. Güvenlik kültürü, bir tür davranış şeklidir ve bundan dolayı söz konusu davranışların mutlak surette öğretilmesi ve öğrenilmesi gerekir. Ayrıca bu sürecin sürekliliği de sağlanmalıdır.

Hemen
kayıt ol
%25
indirimi kap!

Sunduğumuz Olanaklar

  • Konu Anlatımlı Ders Kitabı
  • İşyeri Hekimliği Özel Ders Çalışma Grubu

  • Ücretsiz Hap Notlar
  • Ücretsiz Sınava Hazırlık Kampı
  • Ücretsiz Online Denemeler

  • Dersleri Tekrar İzleme İmkanı

  • 10 Yıllık Tecrübe

Bize Yazın

Hemen şimdi iletişime geçin, avantaj ve kampanyalardan yararlanma fırsatını kaçırmayın!

Öne Çıkan Blog Yazılarımız

Son dönemde öne çıkan blog yazılarımıza göz attınız mı?

Araştırmayı bırakın, bizi arayın!

Bütçe dostu işyeri hekimliği eğitimi