İş sağlığı ve güvenliği, dinamik bir yapı olup, sürekli olarak güncellenmektedir. İş ile ilgili yaşanan gelişmeler ve değişimlere bağlı olarak İSG konuları, İSG eğitimi kapsamı da güncellenmektedir. İş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve işyeri hemşiresi gibi profesyonellerin yetiştirilmesinde bu değişimler ve gelişmeler dikkate alınmaktadır.

İşyeri Hekiminin Görevleri Yetki ve sorumlulukları Nelerdir?

Teknolojide yaşanan değişim ile bilinen iş sağlığı ve güvenliği risk faktörlerinin değişmiş ve daha önce olmayan risk faktörleri ortaya çıkmıştır. İletişim ve bilgi teknolojisinde son dönemlerde yaşanan değişim, gelişim ve büyüme, çalışanlar açısından daha önce olmayan risklerin oluşmasına yol açmıştır. Son yıllarda yaşanan değişimlere ilişkin detaylardan bazıları:

  • Hizmet sektöründeki büyüme ile birlikte psikososyal ve ergonomik riskler artmıştır.
  • Geçici ve yarı zamanlı işlerde meydana gelen artma ile farklı etkilenimler söz konusu olmaya başlamıştır.
  • Yeni istihdam trendlerinin ortaya çıkması ile farklı alanlardaki çalışan sayısının artmasına neden olmuştur.
  • Demografik değişimler ve çalışanların yaşlanması meydana gelmiştir.
  • Yönetim yapılarında değişimler, örgütlerin daralması ve küçülmesi sıklaşmıştır.
  • İşgücündeki kadın katılımı artmıştır.
  • İş yükü artmıştır.

Yaşanan değişimlere ve gelişimlere bağlı olarak ortaya çıkan yeni risk kavramına ilişkin detaylar şu şekildedir:

  • Geçmişte olmayan ve yeni teknolojiler, süreçler, örgütsel ve sosyal değişimlerden kaynaklı riskler
  • Eskiden de olmasına karşın kamu ve sosyal algılamadaki değişime bağlı olarak artık risk olarak görülen konular (mobing, stres vb.)
  • Yeni bilimsel bilgiler ışığından eskiden risk olarak kabul edilmeyen konuların risk olarak kabul edilmesi

Artan risk kavramına ilişkin detaylar ise şu şekildedir:

  • Riske yol açan kaynakların sayısındaki artış
  • Risklere yol açan tehlikeye maruz kalma olasılığının artması
  • Tehlikenin çalışan sağlığı üzerindeki etkisinin artması

Yeni olan ve her geçen gün daha da artan güncel sağlık problemleri ve bunlara ilişkin risk etmenleri şu şekildedir:

  • Fiziksel faktörler
  • Kimyasal faktörler
  • Biyolojik faktörler
  • Sosyokültürel faktörler
  • Ergonomik faktörler

İşyeri Hekiminin Görevleri Yetki ve sorumlulukları Nelerdir?

Teknolojide yaşanan değişim ile bilinen iş sağlığı ve güvenliği risk faktörlerinin değişmiş ve daha önce olmayan risk faktörleri ortaya çıkmıştır. İletişim ve bilgi teknolojisinde son dönemlerde yaşanan değişim, gelişim ve büyüme, çalışanlar açısından daha önce olmayan risklerin oluşmasına yol açmıştır. Son yıllarda yaşanan değişimlere ilişkin detaylardan bazıları:

  • Hizmet sektöründeki büyüme ile birlikte psikososyal ve ergonomik riskler artmıştır.
  • Geçici ve yarı zamanlı işlerde meydana gelen artma ile farklı etkilenimler söz konusu olmaya başlamıştır.
  • Yeni istihdam trendlerinin ortaya çıkması ile farklı alanlardaki çalışan sayısının artmasına neden olmuştur.
  • Demografik değişimler ve çalışanların yaşlanması meydana gelmiştir.
  • Yönetim yapılarında değişimler, örgütlerin daralması ve küçülmesi sıklaşmıştır.
  • İşgücündeki kadın katılımı artmıştır.
  • İş yükü artmıştır.

Yaşanan değişimlere ve gelişimlere bağlı olarak ortaya çıkan yeni risk kavramına ilişkin detaylar şu şekildedir:

  • Geçmişte olmayan ve yeni teknolojiler, süreçler, örgütsel ve sosyal değişimlerden kaynaklı riskler
  • Eskiden de olmasına karşın kamu ve sosyal algılamadaki değişime bağlı olarak artık risk olarak görülen konular (mobing, stres vb.)
  • Yeni bilimsel bilgiler ışığından eskiden risk olarak kabul edilmeyen konuların risk olarak kabul edilmesi

Artan risk kavramına ilişkin detaylar ise şu şekildedir:

  • Riske yol açan kaynakların sayısındaki artış
  • Risklere yol açan tehlikeye maruz kalma olasılığının artması
  • Tehlikenin çalışan sağlığı üzerindeki etkisinin artması

Yeni olan ve her geçen gün daha da artan güncel sağlık problemleri ve bunlara ilişkin risk etmenleri şu şekildedir:

  • Fiziksel faktörler
  • Kimyasal faktörler
  • Biyolojik faktörler
  • Sosyokültürel faktörler
  • Ergonomik faktörler

Fiziksel Faktörler

Fiziksel faktörlerle ortaya çıkan güncel konular şu şekildedir:

Elektromanyetik Radyasyon

Toplumsal değişim ve gelişen teknoloji ile sağlık problemlerine yeni çözümler bulunmasına karşın, diğer taraftan ise farklı sağlık riskleri ortaya çıkmaya başlamaktadır. Yeni sağlık risklerinin ortaya çıkmasının temel nedeni sadece teknoloji değildir. Sağlık risklerinin farklılaşmasının, bazıları artarken bazılarının ise azalmasının temelindeki nedenler şu şekilde sıralanabilir:

  • Çalışan kitlenin demografisindeki ve eğitim seviyesindeki değişimler
  • Kullanılmaya yeni başlanan kimyasal maddeler ya da eskiye kıyasla daha yüksek oranda kullanılan kimyasallar
  • Çalışan bilincinin artması
  • Kişisel koruma ekipmanlarındaki değişimler ve gelişmeler
  • Ulusal ve uluslararası mevzuatta yaşanan değişimler ve gelişmeler
  • Gelişen teknoloji nedeniyle üretim sürecindeki yeni prosesler ve işlemler

Burada ifade edilen söz konusu gelişmeler neticesinde geçmişte olmayan ya da çok nadir görülen sağlık problemleri ve bunlara ilişkin etkenler daha fazla probleme yol açmaya başlamıştır. Geçmişte ciddi etkilere sahip olan bazı sağlık problemleri ise artık problem olmaktan çıkmıştır. Elektromanyetik radyasyon, yakın zamanda ortaya çıkan ve çalışan sağlığı üzerinde risk oluşturan etkenlerden biridir.

Mobil cihazların kullanımı, baz istasyonlarının kurulması ve yaygınlaşması, elektrikli aletlerin kullanımı her geçen daha da yaygın hale gelmektedir. Söz konusu cihazlardan kaynaklı oluşan radyasyon etkilenimi, güncel bir iş sağlığı ve güvenliği konusu olarak kabul edilmektedir. Bu konuya ilişkin araştırmalar ve incelemeler yapılmaktadır.

Radyo frekans seviyesindeki elektromanyetik maruziyetin sağlık etkilerinin ele alındığı epidemiyolojik çalışmalara bakıldığında, farklı yöntemsel problemlerden kaynaklı olarak kesin kanıya varılamadığı görülecektir. Ayrıca beyin tümörü ve lösemi oluşumu ile mobil cihazların yaymış olduğu EMR arasında ilişki olduğuna dair kanıtlara ulaşılmıştır.

Modern hayatın bir parçasına dönüşen ve elektrikle çalışan cihazların yaymış olduğu düşük frekanslı elektro manyetik alanlar (EMA) çocuk lösemileri ve bazı kronik hastalıklarla ilişkilidir. Buna karşın EMA ile kronik bir hastalık arasındaki ilişki kesin olarak gösteren bilimsel bir kanıt bulunmamaktadır.

EMA’ların bu tür etkilere neden olabileceğinden hareketle dikkatli olunması, yüksek dozda maruz kalmalardan kaçınılması ve bilhassa bebeklik, çocukluk ve gebelik döneminde olanların uzak durmasının sağlanması gerekir. EMR, kanserojen sınıflaması içerisinde 2B sınıfında yer almaktadır.

EMA ile ALS arasında güçlü ilişkiler olduğunu gösteren epidemiyolojik araştırmalar bulunmaktadır. Buna karşın kardiyovasküler hastalıkların oluşması ile EMA arasında direkt ilişki olduğunu gösteren çalışma bulunmamaktadır. Mobil cihaz kullanımı ile akustik norinoma, beyin tümörü, lösemi, tükürük bezi kanseri ve aritmilerin oluşması ile ilgili tespit edilen deliller, çok düşük olasılığı işaret eder. Fakat kalp damar hastalıkları ile aritmi oluşumu arasında bu türden bir delil dahi bulunmamaktadır.

Elektromanyetik alanların sağlık etkileri temel olarak iki ana başlık içerisinde toplanabilir. Bunlar ve bunların alt sınıfları şu şekildedir:

  • Biyolojik etkiler
    • Hücre zarından iyon ve proteinlerin geçişinde değişiklikler
    • Kromozom hasarları
    • Hücrenin verdiği immun yanıtta değişme
    • Nörotransmitterler ile etkileşim
    • Hücrelerin enzim ve hormonlara verdiği yanıttaki değişimler
  • Sağlık etkileri
    • Kanserler
    • Elektromanyetik alanlara aşır duyarlılık sendromu
    • Endokrin sisteme olan etkiler

Üreme sağlığına olan etkiler

Güneş ışığı ve UV-B

D vitamini eksikliği bazı kanser türleri, kardiyovasküler hastalıklar ve otoimmün hastalıklarla ilişkili bir durumdur. D vitaminin sentezlenebilmesi için güneş ışığına (UV-B) ihtiyaç duyulmaktadır. Güneşten koruyucuların kullanılması, cilt pigmenti yapısı, yaşlanma, yükseklik ve güneş görme süresine bağlı olarak D vitamini oluşumu etkilenmektedir.

İş ve hayat tarzında yaşanan değişimler her ne kadar açık havada uzun süre UV ışınlarına maruz kalmayı önleyici olarak görülse de bazı iş alanlarında tam tersi bir etki söz konusudur. Kayak turizmi için yapılan altyapı çalışmalarında çalışanlar, çok uzun süre UV ışınlarına maruz kalmaktadır.

Gürültü

Gürültünün sağlık üzerindeki etkileri uzun yıllardır bilinmektedir. İlgili mevzuatlar içerisinde gürültü ile ilgili çok sayıda düzenleme vardır. Buna karşın gürültünün güncel etmenler arasında yer almasının temelinde aşırı yüksek olmayan gürültü etkilenimi bulunmaktadır.

Günümüzde ortaya çıkan kronik etkilenim ile MI riskinin artışının ilişkili olduğu ortaya konmuştur. Hava limanları ve trafikteki gürültüye uzun süre maruz kalanların hipertansiyon risklerinin daha yüksek olduğu da tespit edilen bir durumdur.

Sıcak Hava Dalgaları

Sıcak hava dalgaları, günümüzdeki önemli tehlikeler arasında yer almaktadır. Küresel ısınmadan kaynaklı olarak sıcak hava dalgalarının etkili olduğu gün sayısında belirgin şekilde bir artış yaşanmıştır. Kalp ve damar hastalıklarından kaynaklı olarak meydana gelen ölümlerin sıcak havanın etkili olduğu süreçte daha yüksek seviyede gerçekleştiği bilinmektedir. Bu tür zaman dilimlerinde direkt olarak güneşe maruz kalarak açık havada çalışmak, çok ciddi bir risktir. Bunun yerine güneşin tepede olduğu saatlerde çalışmamak, uzayan kapalı ortam işlerinden uzak durmak gibi tedbirlerin alınması gerekir.

Kimyasal Etkenler

Kimyasallara maruz kalmak akut problemlere yol açabildiği gibi mevcut problemlerin ilerlemesine veya tetiklenmesine de neden olabilir. Yüksek yoğunlukta kimyasallara maruz kalınması, akut toksik etkilere neden olurken kronik etkiler uzun süreli ve düşük düzeyli etkilenimlerin neticesinde ortaya çıkmaktadır. Bundan dolayı da korunmada ve tanıda ciddi problemler yaşanmaktadır. Tanıda ve korunmada yaşanan problemlerin nedenleri şunlardır:

  • Toksik madde ortamda değilken (daha önce maruz kalındığından dolayı) dahi kronik hastalıkların oluşması
  • Toksik maddeden dolayı oluşan kronik hastalıkların farklı bir nedenle oluşanlardan farklı olarak ortaya çıkan spesifik bir patolojik bulgusunun bulunmaması
  • Etkenin hastalığa yol açabilmesi için çok uzun yılların geçmesinin gerekmesi (Bazı hastalıklarda 20 yıllık kronik etkilenim gerekir)
  • Kronik hastalıkların diğer risk unsurları ve toksik nedenlerin interaksiyon göstermesi

Toksik maddenin direkt olarak kalp damar hastalığına yol açmaması, fakat hipertansiyona yol açan farklı hastalıklara tetiklemesi, son maddeye örnek olarak verilebilir. Bu tipi durumlardan dolayı kronik hastalıklar üzerinde çevresel ve mesleki toksik maddelerin hangi seviyede etkili oldukları tam olarak bilinmemektedir. Fakat direkt olarak sebebi bilinmeyen kalp damar hastalıklarının %90’lık kısmının arkasında bu türden maruz kalma durumlarının olduğu tahmin edilmektedir.

İnsan vücuduna giren kimyasalların bir etkiye neden olabilmesi kimyasal maddenin etki gücüne, insan bedeninin bağışıklık sisteminin etkili olarak çalışıp çalışmamasına, maruz kalma süresine bağlıdır. İlgili süreç kromozomal anomalilere neden olan, uzun süre etkilenilen kimyasallardaki gibi uzun yıllarla ifade edilir. Buna karşın metil kloridin, akut miyokard infarktüsüne yol açmasında olduğu gibi akut toksik etkilere de yol açabilmektedir.

Farklı yollar ile insan bedenine giren toksik ve kimyasal maddeler, vücut sistemindeki etkileri nedeniyle kalp ve damar hastalıkları başta olmak üzere farklı kronik hastalıkların direkt ya da dolayı sebebi olabilmektedir. Ayrıca bazı kronik problemleri de tetikleyebilmektedir.

Gıdaların çevresel unsurlarla kontamine olmasını geçmişte mikrobiyolojik etkenlerden kaynaklanır. Son dönemlerde ise bu durum değişmiş ve besin zincirine cıva ve PCBs eklenmesi, nutrisyonel eklemeler yapılması, kullanılan böcek ilaçlarının kalıntılara neden olması gibi hususlar nedeniyle kimyasal maddelerden kaynaklı kontaminasyon da ciddi anlamda artmıştır.

Cıva

Cıva bileşenleri, birçok alanda kullanılmaktadır. Sentetik endüstriyel maddelerin üretiminde katalizör olarak, piller, kozmetik ürünler, floresan lambalar, ilaçlar, solventler, amalgam ve boyalar gibi farklı alanlarda kullanıldığı bilinmektedir. Kullanım alanlarının çok fazla olması ve giderek artması, bu maddeye maruz kalma olasılığının da yükselmesine yol açmaktadır.

Kullanılan cıvanın suya karışması ve buradan balıklar ve diğer deniz ürünlerinde birikmesi, bu ürünlerin tüketilmesi ile insan bedenine geçmesine neden olmaktadır. Bunun haricinde cıva madenlerinde çalışanların da bu maddeye direkt olarak maruz kaldıkları, ilgili maruziyet nedeniyle bu işçilerde kardiyovasküler hastalık riskinin arttığı, ilgili durumun temelinde ise yüksek seviyede 2,3,7,8 tetra klorodibenzo-p-dioksin etkilenimi olduğu tespit edilmiştir.

Yüksek dozda cıva alımına bağlı olarak ortaya çıkan hastalık ilk defa Japonya’nın Minamata Körfezi’nde yaşayan balıkçıların kardiyovasküler sistemi ile santral sinir sistemi belirtileri ile kendisini göstermiştir. Söz konusu hastalığa, hastalığın çıktığı körfezin adı olan Minamata ismi verilmiştir. İlgili hastalık metil cıva maruziyeti nedeniyle oluşmaktadır.

Minamata hastalığının en önemli belirtileri; santral sinir sisteminin etkilenmesine bağlı olarak titreme, hareket bozulması, dudaklarda uyulma, konuşma ve görme bozukluğu şeklindedir. Ayrıca dilate kardiyomiyopatiye yol açtığı da ifade edilmektedir. Cıva, söz konusu etkiyi kalp kası hücrelerindeki toksik etkisinden dolayı oluşturmaktadır.

Minamata’da yaşanan bu olay, cıva maruziyetinin en önemli örneklerinden biri olarak kabul edilir. Ancak farklı ülkelerde de benzer durumlar ortaya çıkmıştır. 1972 yılında Irak’ta, cıva ile kontamine olan taze tahılları tüketen 6530 kişi hastalanırken, bunlardan 459’u hayatını kaybetmiştir.

Son dönemlerde otizm etiyolojisinde cıvanın rolü olduğu iddia edilmektedir. Bilhassa ilgili çocuklarda ağır metallerin atılmasında problemler olduğu ve bundan dolayı söz konusu çocukların vücutlarında cıva biriktiğine dair hipotezler geliştirilmiştir. Dolayısıyla cıva atılımına yönelik tedavilerin otizmli çocuklarda iyi sonuçlar verdiğini gösteren çalışmalar bulunmaktadır. Fakat cıvanın etiyolojideki rolü ve cıva atılımının artırılmasına yönelik tedavilerin etkinliğini kesin olarak gösteren kanıtlar bulunmamaktadır.

Pestisitler

Pestisitler, kimyasal tarım ilaçları olarak açıklanabilir. Tarım ürünlerinden alınan verimin artırılması için dünya genelinde yaygın şekilde kullanıldıkları bilinmektedir. Söz konusu kimyasallar, yapılarına, kullanım zamanlarına ve miktarlarına, hasat edilen ürünün kullanım şekline bağlı olarak tarım ürünlerinde kalıntıya neden olabilmektedir. Söz konusu kalıntılarında başında ise nitrat, arsenik, organik fosfat, ağır metaller ve karbamatlar bulunmaktadır.

Nitrat

Tarımda yaygın olarak kullanılan azotlu bileşikler olup, gıdalarda nitrat birikimine neden olabilmektedir. İlgili durum bilhassa şalgam ve havuç gibi yumrulu sebzelerde nitrit ve nitratın izin verilen sınırın üzerinde olmasına yol açabilmektedir. Tarımda çalışanlar için ciddi bir risk oluşturan nitrat, insan bedeninde nitrozaminlere ve nitrite dönüştürülerek sağlığı olumsuz etkileyebilmektedir. Yüksek seviyede nitrit, bilhassa bebekler ile küçük çocuklarda methemoglobinemiye yol açmaktadır.

Biyolojik Etkenler

Gıda, sağlık ve tarım alanında çalışanlar açısından her geçen gün yeni bir mikrobiyolojik etkenin risk olarak tanımlandığı görülmektedir. Geçmişte HIV, ciddi bir sağlık sorunu olarak değerlendirilirken, son 10 yıllık süreçte kuş gribi, SARS, domuz gribi, Covid-19 gibi farklı viral etken ortaya çıkmıştır.

İş sağlığı ve güvenliği açısından problem olarak kabul edilen başlıca biyolojik etkenlere, her yıl yeni biri daha eklenmektedir.

Psikososyal Etkenler

Son dönemlerde kamyon ve otobüs gibi uzun yol sürücüleri başta olmak üzere bazı meslek gruplarında çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalarda, söz konusu meslek gruplarındaki risk faktörleri ile koroner arter hastalığı sıklığı arasında bir ilişki tespit edilemezken, iş şartlarının getirmiş olduğu psikososyal problemlerin bu hastalıkta etkisi olduğu belirlenmiştir.

Mobing ve taciz, son yıllarda ortaya çıkan bir diğer psikososyal problemdir. Mobing, bir ya da daha fazla kişi tarafından binen yönelik sistemli, düşmanca ve ahlak dışı olarak uygulanan psikolojik baskıdır. Bu durum psikolojik terör ve psikolojik taciz olarak da tanımlanır.

Taciz, birine eziyet etmek, onu yıpratmak, engellemek veya o kişiden istenen tepkiyi almak için sürekli yapılan girişimlerdir. Bu girişimler süreklilik gösterir ve hedef kişiyi korkutmaya, baskı altına almaya, yıldırmaya ve rahatını kaçırmaya yönelik olarak yapılır.

Modern hayatta her geçen gün artan bir problem olarak karşılaşılan psikososyal problemler çalışma ortamlarında rehberlik hizmetleri ve psikososyal destekle azaltılabilmektedir. İşyeri hekimi ve işyeri hemşiresi, söz konusu türden etkenlere ve sağlık neticelerine karşı hazırlıklı ve bilinçli olmak zorundadır.

Ergonomik Etkenler

Ergonomik problemler esasen yeni bir sağlık problemi veya yeni bir etken olarak kabul edilemezler. Fakat mevcut olan söz konusu sorunların son yıllarda ofis çalışma tarzındaki artış ve buna bağlı olarak uzun süre hareketsiz bir statik duruş tekrarlı hareketler nedeniyle bu problemlerin görülme sıklığı artmıştır. Ergonomik problemlere bağlı olarak ortaya çıkan has iskelet sistemi hastalıkları arttığında, bu alan daha fazla dikkat çekmeye başlamıştır.

Ergonomi, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili tedbirlerin etkinliğinin sağlanması, kazaların engellenmesi, iş veriminin artırılmasındaki etkilerinden dolayı her geçen gün önemli hale gelmektedir. Fakat ergonomik danışmanlık ve değerlendirme hizmeti verecek ekiplerin ya da danışma birimlerinin halen etkinlik kazanmadığı da bir gerçektir.

Çıraklık okullarından başlamak üzere kişilere temel ergonomi prensiplerinin öğretilmesi, iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarını destekleyecektir. Ergonominin belli disiplinlerin teknik detayları ile işlenmesi, günlük hayattaki öneminin fark edilmesi, bilhassa ilk, orta ve lise eğitimi döneminde ergonomi bilincinin yerleşmesi ile mümkün olacaktır.

Ergonomik nitelik sadece tüketicilerin yönlendirilmesi için bazı reklamlarda ifade edilen, fakat tüketicilerin bilgilendirilmesine dahi görülmeyen bir kavrama dönüşmüştür. Diğer taraftan ergonomi çalışma ve günlük hayatta insan verimi, sağlığı ve etkinliği bakımından çok büyük prensipleri ortaya konan bir disiplin olma özelliğiyle toplum genel kültürüne girememiştir.

Hemen
kayıt ol
%25
indirimi kap!

Sunduğumuz Olanaklar

  • Konu Anlatımlı Ders Kitabı
  • İşyeri Hekimliği Özel Ders Çalışma Grubu

  • Ücretsiz Hap Notlar
  • Ücretsiz Sınava Hazırlık Kampı
  • Ücretsiz Online Denemeler

  • Dersleri Tekrar İzleme İmkanı

  • 10 Yıllık Tecrübe

Bize Yazın

Hemen şimdi iletişime geçin, avantaj ve kampanyalardan yararlanma fırsatını kaçırmayın!

Öne Çıkan Blog Yazılarımız

Son dönemde öne çıkan blog yazılarımıza göz attınız mı?

Araştırmayı bırakın, bizi arayın!

Bütçe dostu işyeri hekimliği eğitimi