İşyerinde Sağlık Gözetimi ve Biyolojik İzleme
İş sağlığı ve güvenliği kavramı ile ilgili farklı tanımlamalar yapılmıştır. ILO ve WHO tarafından 1950 yılında yapılan tanımlama, bu alanda genel kabul gören tanımlamaların başında gelir. 1955 yılında güncellenen tanımlamada özetle; çalışanın işe, işin de çalışana uygunluğunun sağlanmasının hedeflendiği ifade edilir.
Daha geniş bir açıdan bakıldığından iş sağlığı ve güvenliği (İSG); çalışanların sosyal, fiziksel ve psikolojik açıdan tam iyi olmaları, bu durumlarının korunmaları ve geliştirilmeleri, çalışma koşullarından dolayı sağlıklarının yitirilmesinin engellenmesi, sağlıklarını olumsuz etkileyen unsurlardan korunmalarıdır.
6331 sayılı İSG Kanununun 6. maddesinde, çalışma ortamında karşılaşılabilecek mesleki risklerin engellenmesi ve bunlardan korunmak için işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve gerekli durumlarda diğer sağlık personelleriyle verilen hizmetlerin, iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri olduğu ifade edilir.
İşverenler, İSG önlemlerinin belirlenmesi ve uygulanmasının takibi, meslek hastalıklarının ve iş kazalarının engellenmesi, acil tedavi ve ilk yardım ile koruyucu güvenlik hizmetlerinin yürütülmesi için çalışanları arasından, mevzuatta ifade edilen nitelikleri bulunan bir ya da daha fazla iş güvenliği uzmanını, işyeri hekimini görevlendirir. Bu husus ise İSG Hizmetleri Yönetmeliği’nin 6.maddesinde ifade edilmiştir.
İş sağlığı ve güvenliği, iki boyutlu bir kavramdır. Bu boyutlardan biri iş sağlığı, diğeri ise iş güvenliğidir. İş sağlığı; tıbbi yaklaşım, meslek hastalıkları, iş kazaları, sağlık gözetimi ve çalışanların sağlık konusundaki eğitimlerinden oluşur. İş güvenliği ise teknik yaklaşım, iş güvenliği uzmanı, tehlike ve risk analizi, ortam gözetimi ve çalışanların teknik konulardaki eğitimlerinden meydana gelir.
Her ne kadar bu alanda iki farklı faaliyet alanı var gibi görünse de iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri bir ekip işidir ve ekip bütünlüğü içerisinde yürütülmelidir. İSG hizmetlerinin verilmesindeki temel hedef sağlığın korunması, meslek hastalıkları ve iş kazalarının engellenmesidir.
İSG uygulama ilkeleri içerisinde sağlık gözetiminin uygulama adımları da bulunmaktadır. Bu alanın tıbbi boyutu; işe giriş muayenesi ile uygun işe yerleştirme, periyodik muayene ile çalışanların sağlık değişimlerini izleme ve sağlık eğitimlerini içerir. Teknik boyut ise ortam faktörlerinin ölçümü, belirlenmesi ve risklerin kontrolü ile sağlık eğitiminden oluşmaktadır.
Burada ifade edilen sağlık eğitimi, bazı kaynaklarda tıbbi boyut kapsamında ele alınmaktadır. Ancak kişisel korunma donanımlarını kullanma eğitimi ve teknik konulardaki eğitimler türünden uygulamalardan dolayı teknik boyut kapsamında da değerlendirilebilir.
İSG eğitimlerinin usul ve esasları, yayınlanan yönetmelikte belirtilmiş, eğitimlerin teknik, sağlık ve genel olmak üzere üç ana sınıfta verilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Bundan dolayı genel ve sağlık konularındaki eğitimlerin iş sağlığı ve güvenliğinin tıbbi boyutu kapsamında değerlendirilmesi çok daha doğru olacaktır.
Sağlık Gözetimi Nedir? Nasıl Uygulanır?
6331 sayılı İSG Kanununun 15.maddesinde sağlık gözetimine dair hususlar yer almaktadır. Buna göre:
- Sağlık gözetimi, iş yerindeki risklerin dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
- Sağlık muayeneleri, aşağıdaki durumlarda zorunlu olarak yapılır:
- İşe ilk girişlerde
- İş değişikliklerinde
- Sağlık, İK ya da MH nedeniyle yinelenen işten uzaklaşma sonrasında işe dönüşlerde talep edilmesi durumunda
- Çalışanın ve işin niteliğine göre belirlenen periyodik aralıklarla
- Çok tehlikeli ve tehlikeli sınıfta görev yapacakların işe başlaması için rapor alması gerekir.
- Bu rapor (sağlık raporu), işyeri hekiminden alınmaktadır. Az tehlikeli ve 10’dan az çalışanı olan iş yerlerinde görev yapacak çalışanların aile hekimlerinden veya kamu hizmet sunucularından raporu alması gerekir. Alınan raporlara itiraz, Sağlık Bakanlığı’nın belirlemiş olduğu hakem hastanelerine yapılır. Burada itirazlara yönelik olarak verilen kararlar kesindir.
- Sağlık gözetiminden kaynaklı olan her türden maliyet, işveren tarafından karşılanmaktadır ve bu maliyetlerin çalışanlara yansıtılması söz konusu değildir.
- Çalışan muayenelerine dair sağlık bilgileri ve verileri gizli tutulmaktadır.
İSG Hizmetleri Yönetmeliğindeki 13.maddeye göre; çalışanların sağlıklarının korunması ve geliştirilmesi için yapılacak sağlık gözetiminden OSGB ve İSGB’ler sorumludur. Sağlık gözetimi kapsamında yapılacak işlemlerden bazıları şu şekildedir:
- İşe giriş muayenesi
- Tamamlayıcı ve ek kontroller
- Periyodik muayene
- İşe dönüş muayenesi
- Erken kontrol muayenesi
- İşten ayrılma muayeneleri
- Geç muayeneler
- KDD kullanımı
- Bağışıklama
- Erken tanı
- Hijyen eğitimleri
- Eğitim
- Kayıt tutma
- Yer iş değişikliği
İSG hizmetlerinin bilimsel yöntemlerle kapsamlı olarak sağlanması gerekir. Bunun için İSG hizmetleri 6 temel ilkeden meydana gelen başlıklar kapsamında ele alınır. Bu ilkeler şu şekildedir:
- İşe giriş muayenesi (uygun işe yerleştirme) – tıbbi boyut
- Periyodik muayene (aralıklı kontrol muayeneleri) – tıbbi boyut
- Sağlık eğitimi (sağlık, teknik ve güncel konular) – tıbbi boyut ve teknik boyut
- Risklerin kontrolü – teknik boyut
- Ortam faktörlerinin değerlendirilmesi – teknik boyut
Sağlık Gözetiminde Dikkat Edilmesi Gerekenler
Sağlık gözetiminin başarılı olabilmesi ve istenen sonuçların elde edilebilmesi için dikkat edilmesi gereken bazı hususlar bulunmaktadır. Bu hususlar şu şekildedir:
- Hastalık ya da etkenin belirlenmesi için kullanılacak yöntemin uygun ve geçerli bir yöntem olması gerekir. Uygun ve geçerli bir yöntem yoksa sağlık gözetimi yapılamayacaktır.
- Maruz kalma durumu, iş yerinde genel olarak yaşanmayabilir. Buna karşın özel çalışma şartlarına bağlı olarak maruz kalma yaşanabilir. Sağlık gözetiminin gerçekleştirecek işyeri hekiminin bundan dolayı işçiye özel çalışma şartlarını bilmesi gerekir.
- Sağlık gözetimi için zararlı etkenin tanımlanan bir hastalığa yol açtığının saptanması gerekir.
- Sağlık gözetimi kapsamında çalışanların her biri için kişisel sağlık ve maruziyet kayıtlarının güncel olarak tutulması ve bunların gizli şekilde muhafaza edilmesi gerekir.
İşe Giriş Muayenesi (Uygun İşe Uygun İşçi)
İşe giriş muayenesi, zorunlu olarak yapılır ve temel hedefi, uygun işe yerleştirme yapılmasıdır. Zira çalışanın fiziksel, ruhsal ve zihinsel kapasitesine uygun bir işe yerleştirilmesi, ancak bu muayene ile mümkün olur. Eğer bir çalışan uygun işe yerleştirilmezse, şu problemler yaşanabilir:
- Ağır ruhsal ve bedensel bozukluklar
- İşten memnun olmama
- İşten memnun olmamaya bağlı psikolojik sorunlar
- Verimsiz çalışma
Yapılacak muayene sırasında, iş yerindeki ortam faktörleri de dikkate alınır. Kişinin fiziki, ruhsal ve zihinsel durumuyla bireysel özellikleri bu süreçte kontrol edilir. Temel hedef işe alınması planlanan kişinin mental ve fiziksel kabiliyeti ile beceri ve kişisel özelliklerine uygun bir işe yerleştirilmesidir. Bu amaçla çalışanların şu özellikleri incelenir:
- Yaş
- Cinsiyet
- Enfeksiyon öyküleri
- Beslenme durumu
- Bağışıklık
- Aktivite seviyesi
- Genetik yapı
- Mesleki bilgi ve beceri seviyesi
- Çalışma öyküsü
Çalışma öyküsü, işyeri hekimi tarafından değerlendirilir. Bu öyküde aşağıdaki bilgilerin bulunması gerekmektedir:
- Kişinin çalıştığı işin tanımı
- Bilinen etkenlere maruz kalma durumu, maruz kalma süresi ve miktarı
- Bu iş yerinde ve diğer benzeri etkilere sahip iş yerlerinde çalışma süresi
- Teknik korunma tedbirlerinin uygulanma durumu
- Kişisel koruyucu önlemlerinin uygulanma durumu
- Etki eden yan risk unsurlarının bulunma durumu
- Muayenesi yapılan kişinin eğitim seviyesi ve iş yerinde almış olduğu eğitimler
Yapılan işe giriş muayenesinde işe alınacak kişinin, iş yerinde bulunan etkenlere maruz kalması durumunda nasıl etkileneceği belirlenmeye çalışılır. Bu amaçla işyeri hekiminin muayeneden önce çalışma ortamını tanıması, incelemesi, risk değerlendirmesi yapması ve bizzat katkı vermesi, kısacası çalışma ortamına hakim olması gerekmektedir. Eğer işyeri hekimi çalışma ortamına hakim değilse, risk etkenlerini tam olarak bilmeyecek ve işe alınması planlanan kişinin muayenesinde bu etkenleri değerlendirmeyecektir.
İşkolları riskli olabildiği gibi çalışanlar da riskli olabilir. İSG uygulamalarında riskli gruplar; çocuklar, kadınlar, gebeler, yaşlılar ve engellilerdir. Bu grubu biraz daha uzatmak mümkündür. Bu tür kişilerin kendi fiziksel, ruhsal ve zihinsel özelliklerine uygun işlerde çalışması, uygun işe yerleştirmenin en önemli örneklerindendir.
İşe giriş muayenesinin sonuçları, çalışanın işe alınıp alınmayacağını direkt olarak etkiler. Bu muayene sonucunda üç farklı sonuç elde edilir:
- İşe uygun olmayanlar
- İşe uygun olanlar
- İşe alınması geçici olarak sakıncalı olanlar
- İşe uygun olmayanlar; işe alınmazlar ya da aynı yerde sağlıkları açısından uygun olan farklı bir işe yönlendirilirler. Bu kişilerin süreci burada tamamlanır.
- İşe uygun olanlar; işe alınır. İşe alındıktan sonra çalışanlara uygulanacak prosedürler şu şekildedir:
- Yapılan periyodik muayenelerde sonuçları normal çıkanlar, işe devam eder. Normal çıkmayanlar ise kalıcı veya geçici olarak iş değiştirir.
- Gerekli durumlarda bazı çalışanlara erken kontrol muayenesi yapılır. Örneğin; sağlık nedeniyle yinelenen işe devamsızlıklar, çalışan başvurusu nedeniyle erken kontrol muayenesi yapılabilir. Bu muayenenin sonuçları normalse çalışan işe devam eder. Sonuçlar normal değilse geçici veya kalıcı iş değişikliği yapılır.
- Geçici sakıncalık olanlar; hastalıklarının iyileşmesi beklenir. Bu süreçte sağlıklarına uygun işlerde çalışabilirler.
İşe giriş muayenesinde temel hedef çalışılacak iş için sağlık durumu uygun olmayanları ayırt etmek ya da işe alınacak kişilerden en sağlıklı olanları belirlemek değildir. Burada hedef, işe uygunluğun tespit edilmesi ve kişinin niteliklerine uygun bir işe yerleştirilmesinin sağlanmasıdır.
İşe giriş muayeneleri, birincil koruma uygulaması olarak kabul edilir. Etkene maruz kalmadan önce alınan önlemler, birinci korumadır. Söz konusu muayenenin hangi iş kollarında, hangi tetkik ve kontrolleri içereceği, ilgili işteki risk unsurlarıyla ilgilidir. Temel hedef etkenlere maruz kalmadan önce gerekli önlemleri almak ya da ilgili kişinin sağlığı uygun değilse, sağlığına uygun bir işe yönlendirilmesidir.
İşe giriş muayenesinde bazen her şey tespit edilemeyebilir. Örneğin; muayenede tespit edilemeyen bir durumun sonradan ortaya çıkması ya da işe başladıktan sonra kullanılan bir kimyasala karşı alerjik reaksiyonun gelişmesi durumunda, iş ile işçi uyumunun sağlanması için işçinin yeri değiştirilebilir.
İşe giriş muayeneleri genellikle basit prosedürlerin, tetkiklerin ve muayenelerin yapılması gibi görülür. Ancak bu süreç son derece önemli ve karmaşık ilişkilerin dikkate alındığı prosedürlerdir. Risk gruplarının muayeneleri, çok daha ayrı bir özen gerektirmektedir.
Periyodik Muayeneler (Aralıklı Kontrol Muayeneleri)
İşe giriş muayenelerinde geçerli olan muayene ilkeleri, periyodik muayeneler için de benzer şekilde geçerlidir. Çalışma ortamındaki olası etkenlerin bilinmesi, bunların sağlığa olan etkilerinin tespiti, muayenelerin bu unsurların dikkate alınarak yapılması, çalışanların özelliklerinin dikkate alınması gerekir.
Bu muayenelerin hangi aralıklarla yapılacağı; iş yerlerinin tehlike sınıfı, işin niteliği ve çalışanın kişisel özelliklerine göre belirlenir. Sıklık belirlenmesinde ve muayenelerde, uluslararası standartlarla iş yerlerindeki gerçekleştirilen risk değerlendirme neticelerinin dikkate alınması gerekir. Bu kapsamda, periyodik muayene sıklığı şu şekildedir:
- C sınıfı iş yerlerinde 5 yıl
- B sınıfı iş yerlerinde 3 yıl
- A sınıfı iş yerlerinde 1 yıl
- Özel politika gerektiren gruplarda 6 ay
Buradaki süreler, iş yeri hekiminin gerekli görmesi durumunda kısaltılabilmekte ve muayeneler, daha sık yapılabilmektedir.
İş koluna göre bu süreler farklılık gösterir. Mülga tüzükte yer alan düzenlemelere göre periyodik muayene sıklığı, işkoluna göre şu şekildedir:
- Tozlu alanlarda çalışanlarda 6 ay
- Arsenikle çalışanlarda 6 ay
- İntektisitler ile çalışanlarda 6 ay
- Kurşunla çalışanlarda 3 ay
- Cıva ile çalışanlarda 3 ay
- Diğer iş kollarında 1 yıl
Aralıklı kontrol muayeneleri, kendi içerisinde çeşitlere sahiptir. Bunlar; işe dönüş muayenesi, erken kontrol muayenesi, geç muayene ve periyodik muayeneler şeklindedir.
- İşe Dönüş Muayeneleri
İş kazası, meslek hastalığı ya da farklı sağlık problemleriyle sık sık işten uzak kalanlar, uzun süre izin kullananlar, işe tekrar döndüklerinde işe dönüş muayenesi ile değerlendirilir.
- Erken Kontrol Muayeneleri
Farklı nedenlere bağlı olarak 3 haftadan uzun süre işten uzak kalınması halinde, işyeri hekiminin uygun görmesi veya çalışanın talebi durumunda periyodik muayene beklenmeden önce kontrol muayenesi yapılabilir.
- Geç (Sonradan) Muayeneler
İşten çıkıştaki muayeneler zorunludur. İşten ayrıldıktan sonraki dönemlerde gerçekleştirilecek geç muayeneler ile ilgili yasal düzenleme bulunmamaktadır.
Risk Gruplarına Göre Periyodik Muayeneler
Risk gruplarına göre periyodik muayeneler ile ilgili farklı detaylar bulunmaktadır. Bu detaylar şu şekildedir:
- Tehlikeli ve ağır işlerde çalışan, 16 yaşını dolduran ve 18 yaşını tamamlamayan işçiler için periyodik muayenelerin en az 6 ayda bir defa yapılması gerekir. Ayrıca 16-18 yaş grubundakilerin hangi işlerde çalışabilecekleri, ilgili mevzuatta açık olarak ifade edilmiştir.
- Kadın çalışanların hangi işkollarında çalışabilecekleri, ilgili mevzuatta yer almaktadır. Buna ek olarak kadınların hangi işlerde gece postasında çalışabilecekleri de ifade edilmiştir. Söz konusu işçilere 6 ayda bir kontrol muayenesi zorunluluğu bulunmaktadır.
Aralıklı kontrol muayeneleri (AKM) veya bilinen diğer ismiyle periyodik muayeneler, sekonder korunma anlamına gelmektedir ve işkollarının özelliklere göre farklılık göstermektedir. Bu kontrollerin sıklığı, işkollarına göre değişebilir, ancak yapılmaları zorunludur
Periyodik kontrollerde, yalnızca işkolundan kaynaklı sağlık sorunları değerlendirilmez. Buna ek olarak diyabet ve hipertansiyon gibi genel sağlık kontrollerinin de yapılması gerekir.
Biyolojik İzleme
Maruziyetin belirlenmesi için biyolojik numune içerisindeki bir metabolitini, kimyasalı ya da ters olmayan etkisini ölçmeye, biyolojik izleme denir. Kandaki kurşun miktarının, idrardaki cıva seviyesinin, tırnak ve saçlardaki kadmiyum oranının belirlenmesi, biyolojik izlemeye örnek olarak gösterilebilir.
Biyolojik izlemede temel hedef; artan maruz kalma durumunun ya da ters sağlık etkilerinin erken teşhisinin yapılması, şirketlere erken koruyucu önlem alma imkanı verilmesi ve böylece daha fazla maruziyetin ortaya çıkmamasıdır. Biyolojik izleme, bir tür tarama aracı olup, gerçek sonuçları vermektedir.
Biyolojik izlem neticeler çevresel ortam ölçümleri ile her zaman korelasyon göstermez. Bu durumun başlıca nedenleri şunlardır:
- Aynı işi yapanlarda dahi fiili çalışma farklı olabilir. Soluma ve temas yoğunluğuna göre sonuçlar değişir.
- Yüksek soluma hızına bağlı olarak pulmoner emilim yaklaşık 3-4 kat artmaktadır.
- Renal ve hipatik fonksiyonlar normal dahi olsa, atılım ve metabolizma hızı kişiden kişiye değişir.
- Yağda çözünen kimyasallara maruz kalındığında, yağ dokusu fazla olanlarda bu kimyasallar daha fazla birikebilir.
Biyolojik Gözetimde Bilinmesi Gerekenler
Biyolojik gözetim sürecinde bilinmesi gereken önemli noktalar vardır. Bunlar şu şekildedir:
- Zamanlama, en önemli noktalardan biridir. Zira bazı kimyasallar hızlı atıldığında, biyolojik düzeyin doğru zamanda yorumlanması gerekir.
- Ölçümler, maruz kalmaya bağlı sağlık etkisini değil, dolaylı riskleri ortaya koymaktadır. Bundan dolayı çoklu ölçümlerin yapılması önemlidir.
- Yorumlamalarda kişisel farklılıkların göz önünde bulundurulması gerekir.
- Bu süreçte mahremiyet ve gönüllülük gibi etik durumların dikkate alınması gerekir.
- Programın anlamlı ve maliyet açısından etkili olması önemlidir. Temel hedef, maruz kalma düzeyinin düşürülmesi olmalıdır.
Biyolojik Gözetim Gerektiren Durumlar
Biyolojik gözetim gerektiren durumlar, insan sağlığı açısından son derece riskli durumlardır. Başta işyeri hekimi olmak üzere diğer İSG uzmanları, biyolojik gözetim gerektiren durumlara karşı son derece dikkatli olmalıdır.
Biyolojik gözetimin gerekip gerekmediği, yetki kurulların ortaya koymuş olduğu standartlar dikkate alınarak belirlenir. OSHA kapsamında biyolojik gözetim gerektiren durumlar şu şekildedir:
- Asbestozis
- Solunum korunması
- Mesleki gürültü maruziyeti
- Seçilmiş kanserojenler
Biyolojik gözetimde standart seviyelere indirmenin sağlanamadığı durumlarda, zararlı etkenlere karşı engel oluşturmada, kişisel koruyucu cihazların markırı izlenmek suretiyle değerlendirme yapılabilir. Örneğin; inorganik arsenik hava konsantrasyonları, nesnelerinin el ile taşınması esnasında soluma bölgesinde tespit edilemez. Fakat yüksek idrar konsantrasyonlarında kötü hijyen ve koruma ekipmanının olması durumunda ağızdan alımı gösterebilmektedir.
Biyolojik izlemin hava gözetiminin yerine sindirim veya ciltle emilen potansiyeli belirlemek için kullanılması gerekir. Avantajlı olduğu durumlarda sadece hava gözetimi kullanılabilir.