Mesleki işitme kayıpları, çalışanları sadece iş hayatı bakımından değil, genel yaşam üzerinden de etkiler. Kalıcı etkilere neden olabilen bu etkiler, yaşam kalitesinin düşmesinden farklı olumsuzluklara kadar birçok probleme neden olur. İşyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve İSG eğitimi alan profesyonellerin bu konuda gerekli önlemleri alması ve risk olan alanlarda taramaları yapması gerekir.

Mesleki İşitme Kayıpları Nedir?

Mesleki işitme kayıpları, gürültüye bağlı olarak gelişen işitme kayıpları olup, en sık rastlanılan meslek hastalıklarındandır. İstatistiki verilere göre meslek hastalıklarının tamamının %10’luk kısmını, gürültüden kaynaklı işitme kayıpları meydana getirmektedir. Türkiye’de tespit edilen mesleki işitme kaybı vaka sayısı 200 binden daha fazladır. Gürültüye bağlı işitme kaybı (GBİK) gürültüden olabileceği gibi yaştan da kaynaklanabilir. İşitme kayıplarının tamamının yaklaşık %35’lik kısmı, gürültü kaynaklıdır.

Gürültü, sözlü iletişimi güçleştirmesi, uyku bozukluğu, uyarı sinyallerini maskelemesi ve huzursuzluk türünden psikososyal zararlara neden olduğu gibi işitme organı üzerinde de olumsuz etkilere neden olur. Gürültünün sağlık üzerindeki etkisi, işitme duyusu üzerine olup, zarar verme potansiyeli gürültünün süresi ve şiddeti ile ilişkilidir.

Gürültü seviyesi yüksek olmaz ve etkilenim süresi ise kısa olursa işitme zaman içerinde normale dönmektedir. Bu durum, geçici eşit kayması (temporary threshold shift, TTS) olarak isimlendirilir. Gürültünün şiddeti fazla ise işitmenin normale dönmesi söz konusu olmaz ve ilgili durum kalıcı eşik kayması (permanent threshold shift, PTS) olarak isimlendirilmektedir.

TTS, iç kulak içerisinde yer alan duyu hücrelerinin işlev bozukluğuna bağlı iken, PTS ise ilgili hücrelerin geri dönüşü olmayan hasarından kaynaklanır. İç kulaktaki tüylü hücrelerin hasar görmesi, işitme kaybının düzelmesini engeller. Bunlara ek olarak gürültüye maruz kalma, sinir sistemini de etkileyebilir. Ancak ilgili durum, halen tam olarak anlaşılamamıştır.

Gürültünün işitme organı üzerine olan negatif etkisine bağlı olarak oluşan GBİK 3 farklı şekilde olabilmektedir. Bunlara ilişkin detaylar şu şekildedir:

1. Geçici Eşik Kayması

Kısa süreli gürültüye maruz kalma sonucunda oluşan geçici işitsel yorgunluk durumudur. Kalıcı değildir ve dış tüylü hücrelerin mekanı elektrik transdüksiyon kanallarındaki geçici kapanma sebebiyle korti organının mekanik duyarlılığının azalması neticesinde oluşmaktadır.

 

2. Kalıcı Eşik Kayması

Uzun süre gürültüye maruz kalmaya bağlı olarak ortaya çıkan bir durum olup, kalıcıdır. Kohlear yapılarda direkt olarak oluşan mekanik hasar ve yüksek stimülasyondan kaynaklı değişiklikler sonucunda oluşmaktadır.

3. Akustik Travma

Tipik bir öyküye sahiptir. Şiddetli gürültüye maruz kalmanın ardından işitme kaybı, baş dönmesi ve tinnitus görülür. Erken otopside kulan zarında vasküler konjesyon tespit edilirken, bunlara eşlik eden blast etki söz konusu ise zarda perforasyon ve zincir hasarı labirent fistülü olabilmektedir. Şiddeti yüksek ve ani sesin işitme organındaki blast etkisiyle meydana gelen işitme kaybına kadar varan çınlama, işitmenin azalması ve ağrı türünden problemler, akut akustik travma olarak isimlendirilir.

Gürültüye Bağlı İşitme Kaybı (GBİK) Nedir?

Gürültüye bağlı işitme kaybı veya kısa ismiyle GBİK ile ilgili temel özellikler şu şekildedir:

  • 90 dB üzerindeki şiddete sahip seslerden kaynaklanır.
  • İşitme kaybı bilateral olup, nadiren asimetrik olur.
  • İlk işitme kaybı 4000 Hz frekansında olmaktadır ve sonrasında konuşma frekanslarını etkilemeye başlamaktadır.
  • İleri olgularda dahi 500 Hz altının korunması, karakteristik özellik olarak dikkat çeker.
  • Meydana gelen işitme kaybı sensörinöral tipte bir kayıp olup, bundan dolayı tedavi edilmesi mümkün değildir.
  • Maruz kalma durumunun sonlandırılması durumunda GBİK ilerlememekte olup, bundan dolayı gürültüden korunma büyük bir öneme sahiptir.
  • Gürültünün şiddetine paralel olarak dış tüylü hücrelerde şişme, hücre içerisindeki organellerde dejenerasyon, tüm tüylü hücre ve korti organın kaybedilmesi, kohler sinir lifi ve spiral ganglion hücrelerin kaybı görülmektedir.

GBİK Tanısı Nasıl Konulur?

GBİK tanısının konulabilmesi için yapılan testler ve tetkikler şu şekildedir:

  • Mesleki öyküye bağlı olarak oluşan şüphe
  • Anamnez
  • Diapozon testleri
  • Otoskopik muayene
  • Odyolojik inceleme

Anamnez, buradaki en önemli hususlardan biridir. Anamnez kapsamında hastalara doğru soruların sorulması gerekir. Sorulması gereken sorular şu şekildedir:

  • En son ne zaman işitme testi yaptırdınız? Sonucu ne oldu?
  • İşitme güçlü yaşadığınız bir dönem oldu mu?
  • Şuanda işitme güçlüğü yaşıyor musunuz?
  • Gürültülü bir işte çalıştınız mı?
  • Hangi kulağınız daha sorunsuz duyuyor?
  • Kulaklarınızda çınlama var mı?
  • Baş dönmesi yaşıyor musunuz?
  • Ailenizde 50 yaştan önce işitme kaybı yaşayan birileri var mı?
  • Daha önce kafa travması geçirdiniz mi?
  • Kızamık, kızamıkçık veya kabakulak geçirdiniz mi?
  • Bildiğiniz alerjileriniz var mı?
  • Düzenli olarak kullandığınız ilaçlar, antibiyotikler var mı?
  • Kulaklarınızda akıntı meydana geldi mi?
  • Daha önce kulak ağrısı yaşadınız mı?
  • Ateşli silah deneyiminiz askerlikte veya sivil hayatta oldu mu?
  • Silah veya patlama seslerine maruz kaldınız mı?
  • Çalıştığınız ikinci bir iş var mı?
  • Hobileriniz neler?

Buradaki sorular, anamnez açısından çok önemlidir ve teşhisin konulmasını kolaylaştıracaktır.

İşitme Kaybını Etkileyen Faktörler

İşitme kaybı üzerinde etkili olan faktörler bulunmaktadır. Bu faktörlere ilişkin detaylar şu şekildedir:

  • Sesin Frekansı

İşitme kaybı açısından en önemli faktör, sesin frekansıdır. İşitme kaybının oluşmasındaki en etkili frekanslar, 2000-3000 Hz arasındaki frekanslar olup, bunların dış kulaktan iç kulağa rahat bir şekilde iletilmesi, işitme kaybının nedenidir. Kulak tarafından algılanması mümkün olmayan 20.000 Hz üzerindeki frekansların akustik travmaya neden olması söz konusu değildir.

  • Sesin Şiddeti

80 dB seviyesine kadar olan seslerin iç kulakta zarar verici etkilere neden olmadığı kabul edilmektedir. Dolayısıyla daha yüksek şiddetteki sesler açısından riskler vardır.

  • Maruziyet Süresi

Maruziyet süresinin artması ile birlikte işitme kaybına ilişkin riskler de artmaktadır. Maruziyetin sonlandırılması, işitme kaybının durmasını sağlar.

  • Ritim

İşitme yorgunluğu yaşayan kişilerin ikinci bir travma geçirmesi veya yüksek gürültüye maruz kalma durumunun devam etmesi, normale göre daha fazla risk oluşturmaktadır.

  • Kişisel Özellikler

Aynı seviyede gürültüye maruz kalan kişilerde ortaya çıkan sonuçlar aynı olmayabilir. Kişisel özellikler, ortaya çıkan sonuçları etkilemektedir.

  • Yaş

Yaşın artması ile birlikte GBİK riskleri artmaktadır.

  • Orta Kulak Hastalıkları

Orta kulak hastalıkları, ses titreşimlerinin orta kulağa ulaşmasını engeller ve buna bağlı olarak da akustik travma kaynaklı işitme kaybı olasılığı azalır. Stapeektomili hastalarda ise akustik travma çok daha kolay bir şekilde gelişmektedir.

  • Ototoksik İlaçlar

İlgili türden ilaçları kullanan kişilerde işitme kayıpları artmakta ve süreç, bu kişiler için daha hızlı bir şekilde ilerlemektedir.

GBİK’na etki eden faktörler; sesin şiddeti, frekansı, maruz kalma süresi, kişinin cinsiyeti, duyarlılığı ve yaşı şeklindedir. Bu hastalığa ilişkin riskleri artıran faktörler ise açık ten, genetik yatkınlık, sigara, ilerlemiş yaş, demir ve A vitamini eksikliği şeklindedir. Ayrıca bazı hastalıklar ve sağlık problemleri de riskleri artırmaktadır.

GBİK Tipleri Nelerdir?

Farklı GBİK tipleri bulunmaktadır. Bunlara ilişkin detaylar ise şu şekildedir:

  • İletim Tipi İşitme Kaybı

İletim tipi işitme kaybı, orta kulak kemiklerinde ve kulak zarında meydana gelen kayıplar olarak dikkat çekmektedir.

  • Sensorinöral (Algı) Tipi İşitme Kaybı

İç kulakta, duyma hücrelerinde meydana gelen kayıplar olarak ifade edilebilir.

Gürültü spektrumu açısından sesin enerjisi de büyük bir öneme sahiptir. Aynı şiddette olan düşük frekanslı gürültünün, yüksek frekanslı olana kıyasla daha az hasara neden olduğu bilinmektedir. Buna ek olarak kişilerin arasındaki gürültüye duyarlılık farkları nedeniyle de aynı süre ve şiddette maruz kalma durumunda, ortaya çıkan işitme problemi seviyelerinde farklılık olmaktadır. Bütün bunlara ek olarak bilinmeyen bazı mekanizmaların da söz konusu süreçte etkili olması olasıdır.

İşitme kaybının ölçülmesi, ortalama işitme eşiği ile kıyaslanarak desibel olarak ölçülmektedir. Ortalama eşik değerler, bilinen gürültü maruziyetine uğramayan genç kişilerin işitme eşikleri olarak kabul edilir. Normal işitme standartları, ülkelere göre farklılık göstermektedir. Kişilerin duyma eşikleri ile standart duyma eşikleri arasındaki fark, işitme seviyesi denilmektedir.

Sağlıklı bireyler, normal şartlarda 20-20.000 Hz aralığında olan frekanstaki sesleri rahat şekilde duymaktadır. İnsan kulağı tarafından 0-140 dB arasındaki sesler algılanır. 120 dB ses kulakta rahatsızlık hissine neden olurken, 125-130 dB aralığındaki sesler ise belirgin şekilde ağrıya yol açmaktadır. 140 dB ve üzerindeki seslerde ise kulak zarının yırtılması türünden etkiler meydana gelmektedir.

Gürültünün neden olduğu işitme kaybı ilk olarak 4000 Hz frekansta gerçekleşir. Konuşmaları anlamak içinse 300-3000 Hz arasındaki frekans yeterli olur. Bundan dolayı gürültü kaynaklı olarak oluşan işitme kayıplarında kişiler, problemi ilk başlarda fark edemez. Gürültüye maruz kalan kişilerde bu durumun tespiti için işitme testleri yapılmalıdır. Böylece işitme kayıplarının daha ileri seviyelere gitmesi engellenebilir.

Gürültü neticesinde işitme kaybı yaşayanlarda tek sorun düşük seslerin duyulmaması değildir. İç kulakta yer alan hücrelerin gürültü nedeniyle hasar alması, seslerin algılanmasında değişikliklere yol açar. Bundan dolayı işitme kaybı yaşayan kişilerden bazıları, bazı sesleri anlamasına karşın ses algılama kalitesinin düşmesi nedeniyle konuşmaları anlamada zorlanır. İlgili durum, gürültülü ortamdaki kişilerde çok daha ciddi seviyelerde olur.

Akut ses travmasına bağlı olarak orta kulak yapılarında ve kulak zarında yırtılmalar ve kopmalar nadiren görülür. Genellikle iç kulakta baziller membran yırtılmaları ile iç kulakta kanamalara yol açar.

Kronik gürültüden kaynaklı olarak farklı düzeylerde dejeneratif değişiklikler meydana gelir. Histopatolojik değişiklikler, dış titrek tüylü hücrelerden başlamakta, bu noktada iç titrek tüylü hücrelere ve destek hücrelere geçmektedir. Reisner membranında yırtılmalar, Korti organında tam kaybolma ile süreç sonlanmaktadır. Kan damarları, kemik doku, spiral ligaman ve bazal membranda ise değişiklik tespit edilmez.

Gürültü kaynaklı etkinin başlarda oluşturduğu geri dönebilir değişiklikler, geçici işitme yorgunluğu olarak isimlendirilir. Gürültünün kohleadaki dejenerasyonu, Korti organının nörosensoryal bileşenlerinde metabolik şekilde olduğu tahmin edilir. En erken dejenerasyon ise sillialı hücrelerde boyanma ve şişme özelliklerinde farklılaşma olarak görülür. Ardından kohleanın bazı bölümünde 4000 frekansa uyan bölgedeki dış hücrelerin bir bölümünde destrüksiyon oluşur. Bunun daha da ilerlemesi sonucunda korti organı tamamen kaybolurken yerine ise çıplak bir baziller memnbran kalmaktadır.

Ancak nedenden bağımsız olarak gürültü kaynaklı iç kulak değişikliklere bazal membranın ses dalgalarıyla en fazla titreştiği bölümlerde görülmektedir. İlgili durum ise bilhassa 4000 frekansın olduğu bölgeye uymaktadır. Klinik açıdan kayıp da ilk olarak buradan başlamaktadır.

Kronik gürültüden kaynaklı olarak meydana gelen işitme kayıpları nörosensoryal tipte olmaktadır. Pür ton odyometre ile ölçümlerde ilk olarak 4000 frekansta kayıp ortaya çıkmaktadır. Diğer frekanslar ise normal kalır. Buna karşın 4000 Hz’de oluşan ilgili kayıp, akustik travma 4000 frekans çukur ismi verilmektedir.

Daha uzun süre maruz kalma, işitme kayıplarının sınırın genişlemesine yol açar. 6000 ile 8000 Hz frekanslara kadar yayılır ve 4000 Hz frekans seviyesine ulaşır. Odyometre 4000 Hz sonrasında düz bir çizgiye dönüşür. 2000-3000 Hz’lik frekanslar ise daha yavaş etkilenmektedir ve işitme kayıpları düzeyi 60 dB seviyesine kadar ulaşabilmektedir.

Gürültüye maruz kalma sürdükçe yüksek frekanslardaki işitme tamamen kaybedilir ve daha da ileri evrelerde düşük ve orta frekanslara yayılmaya başlar.

Hemen
kayıt ol
%25
indirimi kap!

Sunduğumuz Olanaklar

  • Konu Anlatımlı Ders Kitabı
  • İşyeri Hekimliği Özel Ders Çalışma Grubu

  • Ücretsiz Hap Notlar
  • Ücretsiz Sınava Hazırlık Kampı
  • Ücretsiz Online Denemeler

  • Dersleri Tekrar İzleme İmkanı

  • 10 Yıllık Tecrübe

Bize Yazın

Hemen şimdi iletişime geçin, avantaj ve kampanyalardan yararlanma fırsatını kaçırmayın!

Öne Çıkan Blog Yazılarımız

Son dönemde öne çıkan blog yazılarımıza göz attınız mı?

Araştırmayı bırakın, bizi arayın!

Bütçe dostu işyeri hekimliği eğitimi