Mesleki kanserler, çalışma ortamından kaynaklı etkenlerden dolayı yakalanılan kanser türleridir. Hayati riskin yüksek olduğu hastalıklardan olmasından dolayı kanserler, iş sağlığı ve güvenliği alanında önemli bir yer tutmaktadır. İşyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve diğer İSG profesyonelleri koordinasyon ve uyum içerisinde çalışarak mesleki kanserlere ilişkin riskleri ortadan kaldırmakta veya düşürmektedir.
Mesleki Kanser Nedir? Mesleki Kanserlerin Sınıflandırılması
Mesleki kanser; çalışma ortamında yer alan etkene maruz kalınmasından kaynaklı olan malign tümörlerdir. Söz konusu maruz kalmalar, beta naftilamin türünden bazı kimyasallardan kaynaklı olabildiği gibi iyonizan radyasyon türünden fiziki etkenlerden kaynaklı da olabilmektedir.
Asbest türünden tozlardan ve hepatit B türünden biyolojik etkenlerden kaynaklanması da söz konusudur. Spesifik bir karsinojenin endüstriyel süreçlerin sonunda ortaya çıkması ve çalışanları etkilemesine bağlı olarak da mesleki kanserler oluşabilir.
Ülkemizde ve dünya genelinde mesleki kanserlerin yaygınlığı ile sıklığına dair veriler yeterli değildir. Bütün kanserlerin %2’si ile %15’lik kısmı arasındaki bölümün mesleki unsurlardan kaynakladığını gösteren yayınlar bulunmaktadır. Tüm kanser vakalarının ortalama olarak %4’ünün mesleki kanser olduğu kabul edilir. Ancak mesane kanseri gibi bazı kanser türlerinde bu oran %20 gibi çok daha yüksek seviyelere çıkmaktadır.
İngiliz bir cerrah olan Percival Pott, bilinen ilk mesleki kanseri tanımlayan isimdir. Erkek baca temizleyicilerde görülen skrotal kanser görülmesi şeklinde bir tanımlama yapmıştır. Bunun üzerine 1840’da bacaların islerinde ve kurumlarında çalışmanın kansere neden olduğu kabul edilmiş ve gençlerin baca temizliğinde çalışmasını engelleyen bir yasal düzenleme yapılmıştır.
Söz konusu düzenlemeden yaklaşık 100 yıl sonra Frankfurt’ta görev yapan ve Alman bir cerrah olan Rehn, kömürle çalışan bir fabrikadaki 3 işçide mesane kanseri olduğunu tespit etmiştir.
Çalışanlarda görülen kanserlerin yaklaşık olarak %20’si mesleki etmen kaynaklıdır. Endüstrileşmeye paralel şekilde çalışma yerlerinde ve çevrede maruz kalınan kanserojen etkenlerin sayısının ve yoğunluğunun arttığı bilinen bir durumdur.
Farklı mesleklerde olanların işin niteliğinden sonra kanserojen maddelere maruz kaldığı, bundan dolayı da normal kişilere kıyasla daha yüksek sıklıkta kansere yakalandıkları ifade edilmektedir. İlgili maddelerin başında ise kömürün yanması ile oluşan ürünler, katran, benzen, asbest, naftilaminler, vinil klorür ve krom gelir.
Boya endüstrisinde çalışan kişilerde mesane, plastik endüstrisinde çalışan kişilerde karaciğer, katrana maruz kalınan yerde çalışanlarda cilt ve asbest maruziyetinin olduğu yerde çalışanlarda ise mezotelyoma kanserlerinin riski, toplumun diğer kesimlerine kıyasla çok daha yüksektir.
Mesane kanseri, en sık görülen mesleki kanserlerden biri olarak dikkat çeker. Anilin boyalarıyla çalışan kişilerde mesane kanserinin sık görülmesinden dolayı mesane kanserlerine anilin kanseri de denilmektedir. Fakat buradaki temel etkenin anilin olmadığı, anilin yapımında kullanılan benzidin ve naftilamin olduğu daha sonraki süreçlerde tespit edilmiştir.
Akciğer kanserinin en önemli nedeninin sigara olduğu bilinmesine karşın, asbeste maruz kalınan iş yerlerindeki çalışanlarda, sigaradan bağımsız olarak solunum yolu ve akciğer kanserine yakalandığı bilinmektedir. Asbeste maruziyete sigara kullanımı da eklendiğinde, kanser gelişimine ilişkin risk, çok daha yüksek olmaktadır.
Kanserin Mekanizması Nasıl Çalışır?
Kanser, vücut hücrelerindeki genetik bozukluk olarak ifade edilebilir. Bu bozukluğun nedeni ise karsinojen maddelerin genotoksik etkilerinden kaynaklanır. Karsinogenezisin kendi içerisinde farklı aşamaları olduğu bilinmektedir. Bazı uzmanlara göre bu süreç beş aşamalı iken, bazılarına göre ise alt aşamalıdır. Ancak kanser oluşumunda, üç temel aşama bulunmaktadır. Bunlara ilişkin detaylar ise şöyledir:
- İnitiation Aşaması: Mutajen özelliğe sahip bir madde tarafından olayın başlatılması
- Promotion Aşaması: Hücre proliferasyonunun stimule edilerek tümörün gelişimine neden olunması
- Progresyon Aşaması: Benign bir neplaziden malign tümöre dönüşme
Tümör süpresör genlerde olan mutasyonlar bilhassa önemlidir ve tüm kanserlerin yarısı, söz konusu genlerde meydana gelmektedir. p 53 geni, bunlardan biridir.
Pek çok mesleki ve çevresel karsinojen ile p 53 geni mutasyonu arasında ilişki bulunmaktadır. İlgili gen ile ilişki içinde olan diğer faktörler ise alkol, asbestozis ve vinil klorid şeklindedir. Pek çok karsinojen, genotoksik olup, mutasyona yol açmaktadır. Kanserojen olmayan ve izin verilen seviyelerde maruz kalınan eşik sınır değerin altındaki etkilenimlerde de mutasyon meydana gelir. Genotoksisitenin belirlenmesi için Ames ve FISH türünden testlerin tanı sürecinde kullanılması tavsiye edilir.
Kanser Türleri
Kanserojen maddelerin etkileri, organlara bağlı olarak farklılık gösterir. Belirli etkenlerin yoğun olarak yer aldığı iş kollarında, belli organlara ait kanserler daha fazla görülmektedir. Yaygın olarak görülen kanser türlerinden bazıları şunlardır:
- Akciğer (%75)
- Mesane (%10)
- Deri (%1)
- Diğer
Kanserlerin Doğal Seyri
Mesleki kanserler, uzun süren etkilenimler ile karakterize olup, tamamında uzun süreli bir etkilenim durumu bulunmaktadır. İlk etkilenim ile hastalığın oluşması arasında uzun bir süre olup, söz konusu süre latent periyot olarak ifade edilir ve 10-15 yıldan daha kısa değildir. Bazı kanser türlerinde ilgili süre 50 yıla kadar çıkabilmektedir.
Kanser, aktif olarak çalışırken ortaya çıkabileceği gibi emekli olduktan sonra da ortaya çıkabilmektedir. Buna ek olarak mesleki kanserojenlere olan duyarlılık, genç yaşlarda belirgin şekilde daha yüksektir. Mesleki kaynaklı bir tümör patolojik, klinik ve görünüm açısından normal kanserlerle aynıdır.
Mesleki Kanserler Nasıl Teşhis Edilir?
Bir çalışan grubunda görülen kanserin, normalde görülenden daha sık olması, söz konusu kanserin bir mesleki kanser olduğuna işaret etmektedir. Çalışma ortamı ile ilgili olan söz konusu maligniteler, baskın etiyolojik etkenin araştırılması ile ortaya konulur. Sigara ile akciğer kanseri arasındaki ilişki, buna açık bir örnek olarak ifade edilebilir.
Mesleki kanserin normal bir kanserden ayırt edilmesi için kullanılan bazı özellikler bulunmaktadır. Söz konusu özellikler şu şekilde sıralanabilir:
Öykü; meslek hastalığı açısından en önemli kıstaslardan biridir ve mutlaka detaylı olarak ele alınmalıdır. Mesleki öykü ile çalışanın maruz kaldığı etkenler tespit edilir, etkilenim süresi belirlenir, sağlık açısından risklerin neler olduğu ortaya konulur.
Tümör belirtileri, dikkate alınması gereken bir diğer önemli konudur. Toplum genelindeki kanser vakalarının önemli bölümünün mesleki etkilenimler ile ilişkili olduğu bilinir.
Yaş; mesleki etkilenim riskinin tespiti için önemli bir kriterdir. Gençlerde görülen kanser vakalarının önemli bir bölümünün sorumlusu mesleki maruziyettir. Örneğin; üriner sistemde oluşan kanserlerin büyük bir kısmı, 50 yaş üzerinde görülür. Söz konusu kanserin gençlerde görülmesi, mesleki etkilenim riskini akla getirir.
Hastaların bilgisi; mesleki etkilenime dair en net veri kaynaklarındandır.
IARC (Kanserojenler Listesi) Sınıflaması
IARC (Uluslararası Kanser Araştırma Kurumu), insanlar için kanserojen etkiye sahip maddeleri sınıflandırmıştır. 874 kimyasal madde, mesleki etkilenimler, kültürel alışkanlıklar, fiziksel ve biyolojik unsurlar değerlendirilmiştir. Varılan neticeler 79 monograf içerisinde ve 8 ek doküman olarak yayımlanmış olup, buna göre IARC tarafından 150 civarında maddenin ve fiziksel etkenin kanserojen ya da potansiyel kanserojen olarak kabul edildiği anlaşılmıştır. Söz konusu etkenlerden 30 tanesinin kesin olarak kanserojen olduğu ifade edilmiştir.
IARC tarafından kesin kanserojen olduğu ifade edilen maddeler aşağıda yer almaktadır:
- Dietilstilbestrol
- Berilyum
- Hematit
- Aminobifenil
- Benzen
- Asbest
- Biklorometil eter
- Melfolan
- Vinil klorür
- Nikel
- Isopropanol
- Kurum katranı
- Hardal gazı
- 1-naftilamin
- N-N-Bis (2-naftilamin)
- Krom bileşikleri
- Arsenik ve bileşikleri
- Benzidin
Mesleki Kanserlerin Nedenleri
Mesleki kanserlerin nedenleri, farklı nitelikteki etkenlerdir. Metaller, bunların içerisinde önemli bir yere sahiptir. Kadmiyum, berilyum, arsenik, nikel, demir ve krom insanda kanserojen olarak kabul edilmektedir. Demir madenciliğindeki kanser vakaların arkasında, demir ile birlikte bulunan radon gazı da etkilidir. Bütün kanserojen metallerin hedef organı akciğer olarak ifade edilmektedir.
Her ne kadar metallerin hedef organı akciğer olsa da kadmiyumun prostat ve arseniğin cilt kanserine neden olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla metallerin farklı organlarda kanser yapabileceği de unutulmamalıdır. Ayrıca maruz kalmanın yaşandığı ana sektörler, söz konusu madenlerin çıkarıldığı, dökümünün yapıldığı ve arıtıldığı alanlardır. Ancak endüstriyel kullanım alanlarında da risk vardır.
Endüstriyel alanlarda kullanılan kimyasal madde türü sayısının 50 binden fazla olduğu ifade edilmektedir. IARC, 65 kimyasal maddenin insanda kesin olarak kanserojen, 50’den fazlasının yüksek olasılıkla kanserojen, 300 civarındaki kimyasalın ise muhtemel kanserojen olduğunu belirtmektedir. Kanser riskinin yüksek olduğu meslekler ve sektörler şunlardır:
- Demir çelik endüstri
- Alüminyum imalatı
- Boyacılık
- Kok üretimi
- Lastik sanayi
- Koktan hava gazı üretimi
- Mobilyacılık
- Yeraltı hematit madenciliği (Radon gazına maruz kalma)
- Kuvvetli inorganik asit işlemleri
Mesleki kanserojenler, Uluslararası Hastalık Kodları Meslek Hastalıkları Listesine göre şunlardır:
- Krom ve bileşikleri
- Asbest
- Vinilklorid
- Kömür katranı
- Katran zifti
- Katran kurumu
- Kok fırını gazları
- Nikel bileşikleri
- Odun tozları
- İyonizan radyasyon
- Zift, mineral yağ, katran, antrasen
ILO tarafından 2010 yılında açıklanan listeye göre aşağıda yer alan unsurlar, mesleki kanser nedenleri arasında kabul edilmektedir:
- Asbest
- Bis-klorometil ether (BCME)
- Etilenoksit
- Arsenik ve bileşikleri
- Benzen
- Vinilklorit
- Kok fırını emisyonları
- Berilyum ve bileşikleri
- Kadmiyum ve bileşikleri
- Hepatit B ve C virüsleri
- Benzidin vetuzları
- Nikel bileşikleri
- Betanaftilamin
- İyonizeradyasyon
- Krom VI bileşikleri
- Odun tozu
- Zifir
- Katran
- Zift
- Madeni yağ
- Antrasen
- Kömür katranı,
- Kömür isi
- Kömür zifti
- Eriyonit
Spesifik Karsinojenler
Spesifik karsinojenlerin de kendi içerisinde farklı türleri vardır. Bunlara ilişkin detaylar ise şu şekildedir:
Metalliferöz Bileşikleri ve Metaller
Demir, nikel, kadmiyum, berilyum, arsenik ve kromiyum +6’nın insanlar için karsinojen olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Metal kökenli olan karsinojenlerin hedef organı akciğer olup, farklı organlarda da kansere neden oldukları bilinmektedir.
Metal etkilenimleri genellikle maden ocaklarında meydana gelmekte olup, temel etkilenim noktaları metallerin çıkarıldığı, rafine edildiği ve ısıtıldığı yerlerdir. Sekonder endüstriyel proseslerde de etkilenim söz konusu olmasına karşın, buralardaki etkilenimler daha düşük seviyelidir.
Metalik etkilenimlerin tamamı akciğer kanseri için risk oluşturmaktadır. Akciğer kanserine neden olan başlıca etkenler şu şekilde sıralanabilir:
- Radon
- Krom (hexavalent)
- Asbestoz
- Poliaromatik hidrokarbonlar
- Nikel
- Tütün dumanı
- Hardal gazı
- Arsenik
- Klorometileterler
Akciğer kanserine yol açtığı ispatlanmamasına karşın etkili olabileceği düşünülen etkenler ise şu şekildedir:
- Silika
- Akrilonitril
- Vinil kloril monomer
- Kadmiyum
- Berilyum
- Formaldehit
Aromatik Aminler
Aromatik aminler, kimyasal karsinojenler arasında en çok bilinen maddelerdendir. Bu maddelerin hedef organı mesanedir, ancak transizyonel hücre epitelyum yapısı olan üriner sistemin farklı yerlerinde de kansere neden olabilir.
Renal pelvis prostatik üretra türünden üst üriner sistem, nadiren tümör görülür ve buradaki tümörler, mesleki kanser riskini ortaya koymaktadır. Kanserojen etkiye sahip olan aromatik aminler, üriner sistemden salınan ve karaciğerde metabolize edilen ana bileşiklerdir. İlgili kimyasalların üretildiği ve çıkarıldığı endüstriyel işkolları, mesleki kanser açısından risk taşımaktadır.
İlgili mevzuata göre bazı kanserojen maddelerin hedef organlarda kansere yol açma süreleri, yükümlülük süresi olarak ifade edilir. Yükümlülük süresi, en uzun kansere neden olma süresidir ve 1 yıl ile 10 yıl arasında bu süre değişir.