Yanıcı, Patlayıcı ve Parlayıcı Ortamlar Nedir?
Yanıcı, patlayıcı ve parlayıcı ortamlar, iş sağlığı ve güvenliği açısından tehdit oluşturmaktadır. Bu tür ortamlarda özel önlemlerin alınmasında iş güvenliği uzmanı başta olmak üzere, işyeri hekimi ve diğer İSG profesyonelleri aktif olarak yer almaktadır.
Yanma Nedir? Yanma Türleri
Yanma; farklı şiddetlerde ısı ve ışıma veren, kimyasal bir oksidasyon prosesi olarak ifade edilebilir. Yanmanın gerçekleşmesi için yanıcı madde, enerji ve oksitleyici maddenin bir araya gelmesi gerekir. Bunlardan biri olmadığında, yanma gerçekleşmemektedir.
Yanıcı madde, ısı nedeniyle gaz ya da buhar çıkaran, kolay bir şekilde korlaşan maddeler olarak tanımlanır. Benzin, odun ve kağıt gibi maddeler, yanıcı madde olarak kabul edilmektedir. Bu maddelerin ortak özellikleri, yapılarında fosfor, karbon, kükürt ve hidrojen gibi elementlerin olmasıdır.
Yanma olayında, maddelerin kendisi değil, çıkardıkları gazlar ya da buharları yanmaktadır. Katı veya sıvı formda olan maddeler belli bir sıcaklığa ulaştıklarında, bu maddelerden gaz veya buhar çıkar. İşte yanan maddeler, bunlardır.
Yanma olayı için gerekli olan enerji ise tutuşturucu kaynaktır. EN 1127-1 standartlarına göre bazı tutuşturucu kaynaklar şunlardır:
- Sıcak gazlar
- Alev
- Sıcak yüzeyler
- Elektrikli aletler
- Mekanik işlemlerden kaynaklı olarak ortaya çıkan kıvılcımlar
- Aydınlatma
- Statik elektrik
- Arızi akım
- Paslanmaya karşı katodik korunma
- Kimyasal reaksiyonlar
- Yıldırım
- İyonlaşmış radyasyon
- 9 kHz ile 300 GHz arasında olan elektromanyetik alanlar
- Şok dalgaları
- Adyabatik sıkıştırma
Yanma olayındaki oksitleyici madde ise havada yer alan oksijendir. Bunun haricinde farklı oksitleyici maddeler de bulunmaktadır. Oksijen, yanma için gerekli olan temel unsur olarak kabul edilir. Tatsız, kokusuz ve renksiz bir gaz olan oksijen, yanmanın sürmesi için en az %16 oranında olmalıdır.
Oksijen oranı, belirtilen seviyenin altına indiğinde yanma zayıflamaya başlar. Belli bir oranın altına indiğinde ise yanma tamamen durur.
Yanmanın başlaması için üç temel unsur gerekirken, başlayan yanmanın devam etmesi için bunlara ek olarak farklı bir unsura daha ihtiyaç duyulur. Bu ise yanıcı madde ile oksijen arasındaki zincirleme kimyasal reaksiyonun oluşmasıdır.
Yangın Nedir?
Yanıcı maddelerin kontrol dışında yanmalarına, yangın denilmektedir. Kapsamı, zaman ve mekan açısından sınırlı olmayan, yararlı etkiler için kasıtlı olarak düzenlenmeyen, kendi kendini destekleyen kontrolsüz yanma, yangındır. Bu tanım, ISO 13943:2008 standartlarında yer almaktadır.
Yangın Nedenleri
Yangınların farklı nedenleri olabilmektedir. Yaygın olarak görülen nedenler şu şekildedir:
- Tabiat olayları
- Sabotajlar
- Terör eylemleri ve kundaklamalar
- Yanıcı maddelerde meydana gelen sıçramalar
- Dikkatsizlikleri
- Beklenmeyen kazalar
- İhmaller
- Bilgisizlik
Yangının Aşamaları
Yangın, kendi içerisinde aşamalara sahiptir. Bunlara ilişkin detaylar şu şekildedir:
- Başlama Aşaması: Isı unsuru bu aşamada yetersizdir ve buna bağlı olarak yarım yanma meydana gelir. Yarım yanma ise yoğun dumana neden olur.
- Yayılma Aşaması: Aynı zamanda denge aşaması olarak da bilinen safhadır. Yanmanın tüm unsurları bu aşamada yeterli seviyededir ve yanma, ideal şekilde gerçekleşmektedir. Tam yanma olarak da ifade edilen bu aşamada duman çok az çıkarken, sıcaklık ise hızlı bir şekilde yükselir.
- Korlaşma Aşaması: Sıcak tütme olarak da bilinmektedir. Kapalı alandaki oksijenin bitmesi ile oluşmaktadır. Yangındaki son aşamadır. Burada da yine oksijen yetersizliği nedeniyle yoğun duman ve tütme bulunmaktadır.
Isı Transferi Nedir?
Yangın ekzotermik bir reaksiyondur ve buna bağlı olarak sürekli ısı üretmektedir. Üretilen ısı ise dışarı verilmektedir. Verilen ısı nedeniyle yangına bitişik noktalardaki maddeler tutuşma sıcaklığına ulaşmakta ve böylece yangın yayılarak büyümektedir.
Isı transferi, yangında oldukça önemlidir. Isı transferinin farklı türleri bulunur. Bunlar şu şekildedir:
- Konveksiyon (Taşınımla Transfer): Gazların ya da sıvıların hareketiyle meydana gelen ısı tranferidir. Yangından kaynaklı olarak oluşan kızgın dumanın yükselmesi ile üst katlara ısı aktarımı gerçekleşir. Bu ise yangının taşınmasına neden olur. Burada akışkan transferi gerekmektedir.
- Kondüksiyon (İletimle Transfer): Temas halindeki katılarda gerçekleşen ısı iletimidir.
- Radyasyon (Işınımla Transfer): Elektromanyetik dalgalarla gerçekleşen ısı iletimidir. İnsan bedenin en fazla etkilendiği ısı transfer şeklidir. Buna maruz kalınması durumunda birinci, ikinci ve üçüncü derece yanıklar oluşabilmektedir.
Yanma Sınıfları
Yangınların sınıflanmasına yönelik farklı çalışmalar yapılmıştır. Bunların sonucunda en uygun kategorize etme yönteminin yanıcı madde türlerine göre yapmak olduğu fark edilmiştir. Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik kapsamında belirlenen yanma sınıfları şu şekildedir:
- A Sınıfı Yangınlar: Kömür, plastik, ot, doküman ve odun gibi yanıcı katı maddelerin yangınlarıdır.
- B Sınıfı Yangınlar: Makine yağları, benzol, benzin, yağlı boyalar gibi yanıcı sıvı maddelerin yangınlarıdır.
- C Sınıfı Yangınlar: Bütan, metan, propan ve havagazı gibi yanıcı gazların yangınıdır.
- D Sınıfı Yangınlar: Sodyum, lityum, magnezyum ve potasyum gibi yanabilen aktif ve hafif metallerle radyoaktif maddelerin yangınlarıdır.
Yangınla Mücadele Yöntemleri
Yangınla mücadele için farklı yöntemler bulunmaktadır. Yangınla mücadele için sırasıyla şu aşamaların uygulanması gerekmektedir:
Yangın Çıkmasının Engellenmesi
Yangın çıkmasının engellenmesi için yanıcı maddelerin, ısı kaynağının ve oksitleyici maddelerin kontrol altına alınması gerekmektedir.
Yangın Tespiti
Yangın algılama ve uyarı sistemleri ile yangın kısa sürede tespit edilmelidir.
Yangının Yayılmasının Engellenmesi
Yangınların tespitinden sonraki temel hedef, yangının yayılmasının engellenmesidir. Bunun için yayılmada etkili olan konveksiyonun dikkate alınması ve gerekli tedbirlerin hızlı bir şekilde hayata geçirilmesi gerekir.
Yangınla Mücadele
Yangınla mücadelede yanmanın engellenmesi için yanma için gerekli olan üç unsurdan birinin ortadan çekilmesi gerekir. Bu kapsamda soğutma, yakıtı giderme, boğma ve zincirleme reaksiyonu önleme yöntemleri kullanılmaktadır. Yangın sınıflarında kullanılacak söndürmeye ilişkin detaylar şu şekildedir:
- A sınıfı ortamlarda yanmayı engelleme ve soğutma yapılır. Bunun için su, köpük ve ABC toz kullanılmaktadır. Korun soğutulmasına özen gösterilmelidir.
- B sınıfı ortamlarda boğma, alev engelleme ve soğutma yöntemleri kullanılır. Köpük, karbondioksit ve ABC toz ile söndürmeler yapılmaktadır. Bu süreçte akışın kesilmesi, suyun sıkılmaması ve suyun sadece soğutma için kullanılması gerekmektedir.
- C sınıfı ortamlarda alev engelleme yöntemi uygulanır. Bunun için ABC toz ve karbondioksit kullanılmaktadır. Burada akışın öncelikle kesilmesi, akış kesilmeden yangın söndürmenin başlamaması ve tankın soğutulmasına özen gösterilmelidir.
- D sınıfı ortamlarda soğutma ve boğma yöntemleri kullanılmaktadır. Yangın söndürmede D tozundan yararlanılmaktadır. Bu süreçte kesinlikle su kullanılmaması gerekmektedir.
Yangın Söndürme Sistemleri
Yangınlarla mücadelede, yangın söndürme sistemlerinin büyük bir önemi vardır. Bu sistemlere ilişkin elemanlar ve detaylar şu şekildedir:
- Yangın dolapları; en önemli yangın söndürme sistemlerindedir. Bu dolapların içerisindeki hortumların TS-9222 standardında olması gerekmektedir. Ayrıca bağlantı rekorları da TS-2212 standardında olması istenmektedir. Hortum, yarı sert, TS EN 694 standardında, uzunluğunun en fazla 30 m, kalınlığının ise 25 mm olması gerekir. Lans kapama, fıskiye ve püskürtme ya da üçünü aynı anda yapması gerekmektedir.
- Hidrant sistemi; en basit ifade ile yangına müdahale edecek araçlara su temin edilmesi için kullanılan sistemlerdir. Bu sistem, sokaklarda, caddelerde, büyük iş yerlerinde basınçlı su sağlamaktadır. Su temin noktaları, özel hidrant anahtarıyla açılmakta ve ilgili araçlara su verilmektedir. Suyun kaynağı ise şehir şebekeleridir.
- Sprinkler sistem; yağmurlama sistem olarak da bilinmektedir. Binaların içine kurulan bu sistem, yangın sırasında otomatik olarak açılır ve ilgili alana yağmurlama şeklinde su boşaltır. Bu sistemde su deposunun mevzuata uygun olması gerekmektedir.
- Su depoları, yangın söndürme sistemlerinde kullanılan suyun temin edildiği noktadır. Bu sistemler tasarlanırken, tehlike sınırları göz önünde bulundurulmaktadır. Buna göre su depolarının hacimleri; düşük tehlikede 30 dakika, orta tehlikede 60 dakika ve yüksek tehlikede ise 90 dakika boyunca su vermelidir.
- Su basıncı; yangın söndürme sistemleri için yeterli seviyede olmalıdır. Şebeke suyunun basıncının ve debisinin bu noktada yetersiz kalması durumunda, pompa istasyonu kurulur. Böylece suyun sisteme yeterli basınç ve debi ile verilmesi sağlanır.
- Köpüklü söndürme sistemleri; suyun kullanılamadığı ortamlarda kullanılmaktadır. Böylece su ile reaksiyona girecek maddelerin söndürülmesi daha kolay olmaktadır.
- Monitör, su topu olarak da bilinirler. Uzaktan kumandalı ve manuel olarak çalışmaktadırlar. 100 metreküpten fazla hacme sahip yer üstü depolama tesisleri ve tank dolum tesislerine yerleştirilirler. Çaprazlama olarak debisi dakikada 1200 litre olan monitörlerden 2 adet kullanılır.
- Sabit söndürme sistemleri; 100 veya daha fazla kişiye hizmet veren mutfaklar ile yüksek binalar ve alışveriş merkezlerindeki mutfakların davlumbazlara tozlu ya da gazlı söndürme sistemi yapılması gerekmektedir. Sistemlerin aktif olmadan önce gereken ikazı sesli ve ışıklı olarak göstermesi, o bölümdeki çalışanları uyarması önemlidir.
Yangınlarda Tahliye
Tahliye için kullanılacak yolların ilave sistemlerle desteklenmesi gerekir. Yolların fosforlu bantlarla belirlenmesi, tahliyenin daha kolay olmasını sağlayacaktır.
Yangın Müdahale Ekipleri
Konut haricindeki yapılardan 50’den fazla insan bulunuyorsa ve sitelerde 200’den fazla kişi yaşıyorsa, bu alanlarda acil durum ekiplerinin oluşturulması gerekir. Bu ekipler şu şekildedir:
- İlk yardım ekibi (En az 2 kişi)
- Koruma ekini (En az 2 kişi)
- Kurtarma ekibi (En az 3 kişi)
- Söndürme ekibi (En az 3 kişi)
Bu süreçte iş güvenliği uzmanı aktif olarak rol almaktadır. Ayrıca işyeri hekimi ve işyeri hemşiresi de iş sağlığı ve güvenliği konusunda gereken desteği sağlamaktadır.
Patlayıcı Ortamlardaki Tehlikelerden Korunma
Çalışanların Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Korunması Hakkında Yönetmelik, 30 Nisan 2013 tarih ve 28633 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmeliğin hedefi; çalışanların sağlık ve güvenlikleri için tehdit olabilecek patlayıcı ortamların tehlikelerinden korumaktır. Bu kapsamda alınması gereken önlemlerin usul ve esasları, söz konusu yönetmelikle düzenlenmiştir.
Bu yönetmeliğin kapsamında olmayan konular da vardır. O konular şu şekildedir:
- Patlayıcı ortam olabilecek alanlardaki her türden taşıma aracı haricindeki, uluslararası antlaşmalardaki ilgili hükümlerin uygulandığı su, hava ve kara yolu araçlarının kullanımı
- Sondaj ile maden çıkarma işleri
- Yer üstü ve yer altı maden çıkarma işlemleri
- Kimyasal açıdan kararsız halde bulunan maddeler ile patlayıcı maddelerin üretimi, işlenmesi, depolanması, kullanımı, transfer edilmesi
Çalışanların patlayıcı ortamların tehlikelerinden korunmasına dair detaylarda, bilinmesi gereken bazı kavramlar vardır. Bu kavramlar; patlayıcı ortam ve patlamadan korunma dokümanı şeklindedir.
Patlayıcı ortam; yanıcı maddelere ait toz, sis, gaz ve buharlarının normal şartlar altında havayla karıştığı ve tutuşturucu bir kaynak tarafından yanabilen karışımın olduğu ortamdır.
Patlamadan korunma dokümanı ise iş yerlerindeki patlayıcı ortam tehlikelerinden, çalışanların güvenlik ve sağlıklarının korunması için hazırlanan dokümandır.
İşveren Yükümlülükleri
Patlamaların önlenmesi ve patlamalardan korunma noktasında işverenlerin yükümlülükleri vardır. Her ne kadar iş güvenliği uzmanı istihdamı yapılsa ya da iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili gereken kurullar oluşturulması veya prosedürler uygulansa da, işverenin bu noktadaki sorumluluğu ve yükümlülüğü devam etmektedir.
İşverenler, patlamaların engellenmesi ve bunlardan korunma amaçlı yapılan işlemlerin doğasına uygun olarak organizasyonel ve teknik önlemleri almalıdır. Söz konusu önlemlerin alınması sırasında, aşağıda ifade edilen temel prensiplere ve verilen öncelik sırasına uyulması gerekmektedir.
- Patlayıcı ortam oluşmasının önüne geçmek
- Patlayıcı ortam oluşmasının işten dolayı engellenmesinin mümkün olmadığı zamanlarda, patlayıcıların tutuşmasının önüne geçmek
- Çalışan güvenlik ve sağlıklarını koruyacak şekilde patlamanın zararlı etkilerini minimize edecek tedbirleri almak
- Patlayıcı ortam oluşmasını engellemek için alınacak tedbirler, gerekli durumlarda patlamanın yayılmasını engelleyecek tedbirlerle birlikte alınmalıdır. Söz konusu önlemlerin düzenli olarak gözden geçirilmesi gerekir.
29 Aralık 2012 tarih ve 28512 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren İş Sağlığı ve Güvenliği Risk Değerlendirmesi Yönetmeliği kapsamında işveren risk değerlendirmesi yapmalıdır. Bunu yaparken patlayıcı ortamdan kaynaklı özel risklerin değerlendirilmesi sırasında şu hususları da göz önünde bulundurmalıdır:
- Patlayıcı ortam oluşma olasılığı
- Oluşma olasılığı olan patlayıcı ortamın kalıcılığı
- Statik elektrik de dahil olmak üzere tutuşturucu kaynakların olma ve aktif hale gelme olasılıkları
- Patlama etkisinin büyüklüğü
- İş yerindeki tesis, proses, kullanılan maddeler ve bunların karşılıklı olarak etkileşimleri
Patlamaya dair risk değerlendirmesinde patlayıcı ortamların meydana gelebileceği yerlere açık ya da açılabilen konumdaki yerlerinde dikkate alınması gerekmektedir.
İşveren, iş yerinin güvenli hale getirilmesi noktasında da yükümlülüğe sahiptir. Çalışanlar açısından iş sağlığı ve güvenliği sağlanmasında işverenin yükümlülükleri şunlardır:
- Risk değerlendirmesi neticesine göre, çalışanların sağlık ve güvenlikleri için tehlike oluşturacak patlayıcı ortam oluşma olasılığı olan yerlerde, teknik tedbirler alınması, bu bölümlerin sürekli gözlemlenmesi
- Çalışan ve diğer kişilerin güvenlik ve sağlıkları için tehlike oluşturacak patlama ortamı meydana gelme olasılığı bulunan yerlerde güvenli çalışma koşullarını oluşturma
İşverenlerin bu süreçte koordinasyon konusunda da görevleri bulunmaktadır. Bu görevler ise şu şekildedir:
- Birden fazla işverene ait çalışanların olduğu iş yerlerinde, işverenlerin her biri kendi kontrol alanındaki bütün hususlardan sorumludur.
- Asıl işveren ve alt işveren ilişkisinin olduğu yerlerde, işverenlerin ilgili mevzuatta ifade edilen sorumlulukları saklı kalmak suretiyle asıl işveren, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili önlemlerin koordinasyonunu sağlar.
- Patlamadan korunma dokümanında söz konusu koordinasyonun hedefi ve nasıl uygulanacağına dair gerekli usul ve esaslar yer almaktadır.
- Birden fazla iş yerinin olduğu alanlarda, ilgili yönetmeliğin uygulanmasıyla koordinasyonun sağlanması görevi yönetimdedir.
- Yönetim, iş yerlerinde patlayıcı ortamlara dair diğer iş yerlerini etkileyecek tehlikeler konusunda gerekli önlemleri alma noktasında işverenleri uyarmaktadır. Bu uyarıları dikkate almayan işverenler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bildirilmektedir.
İşveren yükümlülükleri arasında patlamadan korunma dokümanının hazırlanması da bulunmaktadır. Bu doküman içerisinde şunlar yer alabilir:
- Patlamaya ilişkin risklerle ilgili değerlendirmemeler ve belirlemeler
- Yönetmelikteki yükümlülüklerin yerine getirilmesi için alınacak olan tedbirler
- İş yerinde Ek-1’e uygun olarak kategorize edilmiş alanlar
- Ek-2 ile Ek-3’te ifade edilen asgari şartların uygulanacağı alanlar
- Çalışma alanları ve uyarı cihazları da dahil olmak üzere işe dair ekipmanların kontrolü, işletilmesi tasarımı ve bakımının güvenlik kurallarına uygun olarak sağlanması
- İş yeri ekipmanlarının ilgili yönetmeliğe (İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartı Yönetmeliği) uygunluğu
Bu doküman, iş yerinin faaliyete geçmeden önce hazırlanması ve uygulanması gerekir. İşe dair önemli değişiklik, tadilat ve genişleme yapıldığında dokümanın güncellenmesi gerekir. Ayrıca işverenler, ilgili mevzuata göre hazırlamış olduğu patlama riskini de kapsayan risk değerlendirmesini, dokümanları ve ilgili diğer raporları birlikte ele alabilmektedir.